5 Temmuz 2016 Salı

"İspanya-Madrid" 4. ve Son Bölüm

Madrid hakkında yaptığım araştırmalardan Madrid Hayvanat Bahçesinin (Zoo Aquarium de Madrid) çok büyük ve güzel olduğunu öğreniyorum. Hayvanların doğal yaşam alanlarından koparılarak hayvanat bahçeleri, su parkları veya sirklerde sergilenmelerinden çok da hoşlandığım söylenemez. Ancak gittiğim yerlerde fırsatım olması durumunda özellikle bu tip yerleri ziyaret ederek etmeye gayret gösteriyorum. Bu bir nevi insanların yanı sıra dünyayı birlikte paylaştığımız hayvanlara verilen değerin de bir göstergesi diye düşünüyorum. 

Madrid’de insanların hayvan sevgisi oldukça fazla. Yollarda birden fazla evcil hayvan özellikle köpek besleyenlere rastlamanız gayet olağan bir durum. Bu yüzden Madrid Hayvanat Bahçesini de çok merak ediyorum.

Madrid Sokalarında
Saat 14:00 civarında şehir merkezinden metroya binerek Casa De Campo durağında iniyorum. Hayvanat bahçesi şehir merkezinden oldukça uzak bir bölgede yer alıyor, metro ile 15-20 dakika kadar sürüyor. Metrodan indikten sonra karşınıza hayvanat bahçesinin tabelaları çıkıyor. 5-10 dakikalık patika gibi bir yoldan yürüdükten sonra Hayvanat Bahçesinin kapısındayım. İçeriye giriş ise oldukça pahalı 22,95 Euro.

Zoo Aquarium de Madrid
Madrid Hayvanat Bahçesi (Zoo Aquarium de Madrid)
Hayvanat Bahçesinde çevre düzeni, temizlik, hayvanlara verilen gıdanın kalitesi, hayvanlar için ayrılan yaşam alanları ve bakıcıların ilgisi gibi unsurları da görünce buranın şimdiye de ziyaret ettiğim (Seul, Moskova, Katmandu, Sofya vs.) en güzel hayvanat bahçesi olduğunu söyleyebilirim. 

Zoo Aquarium de Madrid
Madrid Hayvanat Bahçesi (Zoo Aquarium de Madrid)
Hava sıcaklığı 35 C civarında. Yürümekte artık gerçekten zorlanıyorum. Parkta ufak tren ve bot turları ile parkın değişik noktalarını gezebilmeniz mümkün. Ancak vaktim çok sınırlı olduğu için yürüyerek gezmeye çalışıyorum. Hayvanat bahçesi 20 hektarlık çok geniş bir alana yayılmış. 500 farklı türden yaklaşık 6.000 hayvana ev sahipliği yapıyor. Hayvanlar kıtalara göre düzenlenmiş alanlarda değişik sıcaklık, nem, bitki örtüsü gibi ekolojik ihtiyaçları göz önünde bulundurularak barındırılıyor. 1972 yılında açılan hayvanat bahçesi, Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği (EAZA) ve Dünya Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Derneğinin (WAZA) üyesi. 1987 yılında da Akvaryum bölümü açılmış.

Madrid hayvanat bahçesi, dünyada panda barındıran birkaç bahçeden biri. 1978 yılında, Çin hükümeti Shao Shao ve Quian Quiang adındaki iki dev pandayı İspanya Kralına hediye olarak göndermiş. İki pandanın yavrusu olan Chu-lin, Avrupa'da suni tohumlama ile esaret altında 1982 yılında doğan ilk panda olmuş ve 1996 yılında 14 yaşında ölmüş. 

Panda
Madrid Hayvanat Bahçesinde (Zoo Aquarium de Madrid) Panda
 Şu anda 8 Eylül 2007 tarihinde hayvanat bahçesine gelen Bing Xing (Erkek) ve Hua Zui Ba (Dişi) için ev sahipliği yapıyor. Bunlardan Po ve De De isimli ikiz yavrular ise 7 Eylül 2010 tarihinde dünyaya gelmiş. 

Deniz Aslanı
Madrid Hayvanat Bahçesinde (Zoo Aquarium de Madrid) Deniz Aslanı
Bunun yanı sıra, goril, şempanze, orangutan, koala, deniz aslanı, timsah, gergedan, fil gibi hayvanat bahçelerinde nadir görülen veya şimdiye kadar hiç görmediğim ve adını dahi bilemediğim hayvanları burada izleme fırsatım oluyor. Özellikle lemurların bulunduğu alana, bakıcılar ile birlikte girerek, aile yaşamlarını çok yakından izlemek çok büyük büyük keyif. Flamingoların parkın içinde özgürce gezebildiklerini görmek, tukan kuşları ve fok balıklarının yaptığı inanılmaz gösterilere katılmak bir hayli ilginç…

Lemur
Madrid Hayvanat Bahçesinde (Zoo Aquarium de Madrid) Lemur

Zoo Aquarium de Madrid
Madrid Hayvanat Bahçesi (Zoo Aquarium de Madrid)

Timsah
Madrid Hayvanat Bahçesinde (Zoo Aquarium de Madrid) Timsah

Koala
Madrid Hayvanat Bahçesinde (Zoo Aquarium de Madrid) Koala




































































Yaklaşık 4,5 saatlik gezimde bahçenin tamamını ve yunusların yer aldığı akvaryumu maalesef gezemiyorum. Benim gibi bu tip mekanları gezmeye meraklı olanların burası için tam bir günü ayırmaları gerekiyor. Benim tadı gerçekten damağımda kaldı…

Tadı damağımda kalmış demişken İspanya’da ne yenir sorusuna cevap da vermek istiyorum. Madrid’de geçirdiğim bu dört gün, sanırım en keyifli iş seyahatim oluyor. Bunda İspanyolların siestasının etkisi çok fazla. Madrid’i gerek gezip görülecek yerler açısından gerekse lezzetleri açısından doya doya yaşıyorum. Bu yüzden İspanya’nın en tipik yemekleri olan “Tapas”, “Tortillo” ve “Paella” ile meşhur içecekleri “Sangri”dan bahsetmeden geçemeyeceğim. 

Palella, Valencia şehrine özgü bir yemek olup bugün tüm ülkeye yayılmıştır. Paella, Katalanca yemeğin pişirildiği iki kulplu tavaya verilen isimdir. Paellanın hiç değişmeyen temel malzemesi pirinç ve safran. İçine, bölgesine göre, çeşitli etler, (özellikle tavuk, tavşan ve balık) taze fasulye, bezelye, kırmızı ve yeşil dolmalık biber, kabak gibi çeşitli sebzeler ve deniz mahsulleri konuluyor. Ben karidesli paella yemeyi tercih ettim, ilginç bir deneyimdi.

Palella
Karidesli Paella
Karidesli Paella






















Tapas, İspanyol mezelerine verilen genel isim. Eskiden İspanyollar içkilerinin içine toz, sinek girmesin diye bardakların üzerine tabak koyarlarmış. Daha sonra bu tabakları içkiye yakışan mezelerle doldurmaya başlamışlar. Bu tabaklara da tapas denilmiş. Yani tapaslar küçük atıştırmalıklar. İspanya'da iş çıkışı bir tapas bara gidip şarap veya birayla tapas yemek vazgeçilmez bir alışkanlık.

Deniz Ürünlü Tapas
Tapas
Çeşit çeşit tapas var. Ekmek arasına kürdanla yerleştirilen ufak kanepeler gibi olanların yanı sıra, sadece kürdana çiğ deniz ürünleri, yeşil ve siyah zeytinler geçirilerek yapılanları da var. Bence tapasların tadına mutlaka denemek gerek.

Zeytinli Tapas
Tapas
Ahtapotlu Tapas
Tapas






















Tortillo, bir nevi kabarık İspanyol omleti. Ancak içinde çeşitli malzemeler giriyor. Börek kıvamında patatesli, soğanlı olabildiği gibi rus salatalı ve ton balıklı çeşit çeşit olanı da var. Bizim damak tadımıza oldukça yakın.

İspanyol Omleti
Tortillo
İspanyol Omleti
Tortillo


















Chocolate con churros, bizim tulumba tatlısına benzeyen ancak kuru sıcak çikolataya batırarak yenilen adeta bomba gibi hamur çubukları. Bayıldım bunlara bayıldım tam benlik  :)

İspanyol Tulumbası
Chocolate con Churros
Sangria, İspanya ve Portekiz kökenli bir içki olarak bilinmekte ve Latin Amerika'da da yaygın olarak tüketilmekte. Meyveli bir şarap kokteyli. Tipik olarak içinde kırmızı şarap, meyve parçaları, şeker veya bal gibi bir tatlandırıcı ve rom ya da votka gibi kuvvetli bir içki bulunuyor. İspanyolların akşam yemeklerinde masalarından eksik etmediği geleneksel içkileri. Yazları serinletmesi için bol buzlu kışları ise ısıtması için sıcak içiliyor. Sürahiyle servis yapılabildiği gibi bardak olarak ta satılıyor. Havaalanında free shopta da hediyelik olarak satılan pek çok sangria çeşidini bulabilirsiniz.

İspanyol İçkisi
Sangria
Bir yurt dışı gezimi de bu şekilde tamamlıyorum. Yediğin, içtiğin senin olsun gördüklerini anlat derler ama bu sanırım üçü bir arada gibi oldu. Gezime ait fotoğraf sunumum https://www.youtube.com/watch?v=cDa1-z892Sc&feature=share adresinde yer alıyor. Tadını çıkara çıkara keyifli gezilerde görüşmek üzere.



Özlem ŞENOL
01.07.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder