7 Nisan 2017 Cuma

“FRİGLERDEN CUMHURİYETE YOLCULUK” (Gordion 2. Bölüm)

02 Nisan 2017 tarihinde “Serüven ve Doğa Grubu”nun organizasyonu ile başladığım “Friglerden Cumhuriyete Yolculuk” kapsamında ikinci durağımız Friglerin başkenti Gordion Antik Kenti. Daha sonra da Gordion Müzesi ve Antik Dünyanın ve Anadolu’nun ikinci büyük tümülüsü olan Gordion Tümülüsünü gezeceğiz. Programımızın bu bölümüne de Polatlı Belediyesi, Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi kısa adıyla “POTA” (http://www.polatlitanitim.com) koordinatörü Emk. Alb. Kadim KOÇ bizlere eşlik ediyor. Kendisinden Polatlı ve çevresinin Friglerden günümüze kadar uzanan tarihi hakkında çok kıymetli ve ilginç bilgiler ediniyoruz. Gezimiz, Kadim Albay'ın “Friglerden Cumhuriyete gelene kadar bu değerli topraklar, Frigya, Galat ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere üç uygarlığa başkentlik yapmış…” cümlesi ile başlıyor…

GORDİON ANTİK ŞEHRİ

Ankara, Çorum, Yozgat, Kütahya ve Eskişehir bölgesinde yaşamış olan Friglerin başkenti antik Gordion, şehri, Polatlı’nın 18 km kuzey batısında yer alıyor. Bölgede yapılan kazılar sonucunda bu yerleşim yerinin tarihi Erken Tunç Çağı’na (M.Ö. 3000) kadar götürülmekte. Bu topraklarda sırasıyla Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklar yaşamış.

Küçük Frigya ve Frigya Krallığı'nın genişleme sınırları.
Bugün Yassıhöyük adını taşıyan, Frigya'nın başkenti Gordion, aynı zamanda Sakarya (Sangarios) nehri ile Porsuk Çayı'nın birleştiği noktanın tam yukarısında bulunan höyüğe de adını veren antik bir yerleşim. Friglerin bölgeye geliş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte M. Ö. 1200’lerde Ege Göçleri (Deniz Kavimleri Göçü) ile Anadolu’ya geldikleri düşünülmekte. Trakya’dan ve Balkan Yarımadasından geldikleri de çanak, çömlek stillerinin Makedonyalılara benzemesinden ileri geliyor. 

Gordion Antik Şehri, Sakarya Nehri kıyısındayım…

Gordion, Orta ve Batı Anadolu'ya uzanan bir devletin başkentliğini yapmış. 350x500 m ölçülerindeki antik şehrin güneydoğusunda yer alan 10 m. yükseklikteki tarihi kale kapısı, surlar içinde yer alan saray bölgesi ve odalar ile Frig kral ailesi üyeleri ile zenginler ve soylular için yapılmış yığma mezar tepeleri şehrin en önemli özellikleri arasında. Gordion antik şehri sadece bu alanla sınırlı değil, aşağı şehir, yukarı şehir, dış şehir ve Sakarya nehrinin diğer tarafını da içeren büyük bir alanı kapsıyor.

Tarih boyunca Frig Krallığı, Asurlulara yenilmesine rağmen istilaya uğramamış. Ancak MÖ 7. yüzyılda Kimmerler Lidyalılarla savaşmak için bu topraklardan geçerken bölgeyi istila etmişler. Bölge Kimmerler tarafından tahrip edilmesine rağmen, birçok buluntu ve tümülüsler bölgenin sebebiyle en parlak dönemini bu aralıkta (M.Ö. 6. yüzyılı) yaşadığını işaret ediyor. Daha sonraki yıllarda Gordion dahil bütün Anadolu Pers İmparatorluğunun egemenliği altına girmiş.

Gordion Antik Kenti
Bu devirde Gordion, Ege’den başlayarak Güneydoğu Anadolu'ya uzanan İpek Yolu (Kral Yolu) üzerinde önemli bir yer, pazar şehri, konaklama yeri olarak önemini korumuş. Gordion’da Helenistik dönem(M.Ö. 300-100), Makedonya İmparatoru Büyük İskender’in burayı fethinden sonra başlamış. Büyük İskender Asya seferi sırasında ordusuyla birlikte bir kışı Gordion'da geçirmiş. Efsaneye göre M. Ö. 333 yılında Gordion tapınağında bulunan ve Kral Gordios tarafından atılan kör düğümü kılıcı ile keserek çözmüştür Bu durum şiddetin akla hükmetmesi olarak yorumlanmış. Persler tarafından yönetilen Gordion, MÖ 333'te Pers boyunduruğundan kurtulmuş. Daha sonra Roma Dönemi (M.Ö. 1-M.S. 4.yüzyıl) ve Selçuklu (M.S. 11-13. yüzyıl) dönemi başlamış.

Gordion Antik Kenti
Frig dili ve dini hakkındaki bilgilerin çoğu Orta Frig dönemine ait. Frig dilinin, Hint-Avrupa Avrupa ailesine ait olduğu ve Eski Grekçe ile yakinen ilgili olduğu biliniyor. Bulunan örneklerden yazıların M.Ö 8. yüzyıla ait olduğu saptanmış. En ilginç yazı örneklerinden bir kısmı Gordion Tümülüsünde bulunmuş, 740 yılındaki cenazede bulunup yas tutan kişilerin isimlerinin mezarın kirişine yazıldığı tahmin edilmekte. Birkaç yazı örneğinde de Eski Yunan ve Roma uygarlıklarında Kibele olarak bilinen Frig Ana Tanrıçasına hitap edilmekte. Ayrıca üzerinde mumla yazılmış kitabesi bulunan bronz bir çanak Midas Tümülüsünde bulunmuş. Çanak sergilenmek üzere Anadolu Medeniyetleri Müzesine götürülmüş. Dünyada Frig yazısının henüz tamamen çözümlenebilmiş değil.


Ağız kenarında kitabesi olan kase
Çok tanrılı dine inanan Friglerin en önemli tanrısı, yazıtlarda Matar (Ana) olarak geçen, bazen de Kybele sıfatını da alan ana tanrıçadır. Kybele, çoğu kültürde doğurganlığı, bereketi temsil ederek insanüstü bir varlık olarak değerlendirilmektedir. Friglerde ise doğa tanrıçası hatta doğanın bizzat kendisi kabul edilir. Eski Frig Kalesi zamanında Gordion’da ana tanrıçanın kültürüne ait çok az kanıt bulunmakta. Ancak yeni kale ile bağlantılı olarak Matar’ı tanımlayan pek çok yontulmuş taş heykel bulunmuş. Frig dini, kayaya oyulmuş tapınak vb. anıtlar ile doğal çevreyi kullanmaya ilgi göstermişler. Ana tanrıça çoğunlukla ağzına bir tası götürürken resmedilmiş. Başka bir örnekte ise elinde yırtıcı bir kuşu tutarken aynı türden iki kuş bir balık için dövüşmekte. Taş ve diğer maddelerden yapılmış yırtıcı kuşlar muhtemelen Frig tanrıçasına sunulan adaklar olarak değerlendiriliyor. Ayrıca Tanrıçanın şehri, sur kapılarını ve surları da koruduğuna inanılmış. 

Bu arada Frigler tarafından Ana Tanrıça Kybele adına inşa edilmiş olan, Sivrihisar’ın 16 km güneyinde Ballıhisar köyünde yer alan, bir diğer önemli Frig antik şehrine ait “Ana Tanrıça Kybele’nin Şehri-Pessinus” isimli yazımı da http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2017/03/ana-tanrca-kibelenin-sehri-pessinus.html  adresinden okuyabilirsiniz. 

GORDİON MÜZESİ

Gordion Müzesi, Polatlı’nın Yassıhöyük olarak bilinen küçük bir köyünde 1963 yılında 15.000 m2’lik bir alan üzerinde kurulmuş. Bölgede gerçekleştirilen kazılar sırasında ortaya çıkan tarihi eserler, müzede kronolojik bir şekilde sergilenmekte. 

Gordion Müzesi Girişi ve Büyük İskender
Müzenin hemen girişinde devasa küpler, mermer bir sütun, bir lahit ve Sakarya nehrinden çıktığı söylenen bir sütün parçası sizleri karşılıyor. Bu lahit dünyada ilk kadın teşkilatının (Bacıya Rum Teşkilatı) kurulduğu köy olan Bacıköy’den getirilmiş. Lahittin maalesef kapağı yok. Lahit müzeye taşınana kadar köylüler tarafından hayvanları sulamak ve çamaşırlarını yıkamak için yalak olarak kullanmış. Bun kadar tahribe rağmen hala görkemini koruyor.

Gordion Müzesi Girirşi 
Bacıköy’de Bulunan Lahit 
Sakarya Nehrinde Bulunan Sütun





















Müzenin içine girdiğinizde karşınıza çeşitli bölümler çıkıyor. Eski Tunç Çağından başlayarak Orta ve Genç Tunç Çağı ve Erken Frig Çağına ait çanak çömlekler, Erken Demir Çağına ait demir aletler, dokumacılıkta kullanılan ağırşalar, Genç Fring Çağına ait seramikler, Lidya, Helenistik ve Roma dönemine ait eserler müzedeki vitrinlerde sergileniyor. Bunların dışında Frig yazıtlı ve baskılı çanak çömlekleri, Matar kabartmaları, Frig mimarisine ait terakotalar vb. figürler yer alıyor. Bu arada yün eğirmek için kullanılan bu dokuma aletlerinin ahşap formları, halen Anadolu köylerinde kullanıldığını ve Frigler, ilk müzik yarışması yapan uygarlık olduklarını müzeyi gezerken öğreniyorum. Müze gezim sırasında objektifime takılan bazı eserler….

Erken Frig Çağına Ait Demir Aletleri (Keser, Balta vb.)

Tekstil Üretim Aletleri (Ağırşalar)

Kadın Süsü Eşyaları (Çatal iğne, Kolye, Tırnak törpüsü vb.)

Doğumu ve Ölümü Simgeleyen Yaşam Ağacı


Tabak, çanak, sürahi vb. mutfak eşyaları

Helenistik Çağ ve Roma Dönemine Ait Eşyalar

Helenistik Çağ ve Roma Dönemine Ait Eşyalar
Salonun en sonunda yer alan ve Anadolu’nun en eski halkı olarak bilinen Hattilere ait ölü gömme şeklini gösteren mezarlar ise bence Gordion Müzesinin en ilginç bölümlerinden birisi.

Hatti Ölü Gömme Şekilleri
Müzenin çıkışına yakın bir alanda ise Gordion'da ele geçen mühür ve sikke örnekleri ile Kral Midas’ın mezarının maketini görüyoruz.

Sikkeler
Kral Midas Mezarı Maketi
Gordion civarında bulunmuş kapıda duran Ana Tanrıça Matar’ı yani Kybele’yi gösteren kabartma ile birlikte Gordion Müzesi turumun hatıra fotoğrafını çekiyorum…

Ana Tanrıça “Kybele” ve Ben :) :)
Müzenin içindeki geziyi tamamladıktan sonra, Kayabaşı Mozaiğini görmek üzere bahçeye çıkıyoruz. 1989 yılında Kayabaşı Köyü’nde ortaya çıkan M.Ö. 3. yüzyıla ait olduğu saptanan bu Roma Dönemi mozaiğinin ölçüleri 6,60 m x 7,70 m. 1999 yılında Gordion Müzesi’ne taşınarak yarı kapalı bir mekanda sergilenen mozaiğin merkezinde hayvan motifleri, çevresinde ise geometrik bezemeler yer alıyor. 

Kayabaşı Mozaiği

GORDİON TÜMÜLÜSÜ

Müzenin tam karşısında Gordion Tümülüsü bulunuyor. Gordion çevresinde M.Ö. 8. yüzyılın son çeyreği ile M.Ö.6. yüzyılın ortalarına kadar uzanan bir zaman dilimine ait pek çok tümülüse rastlamak mümkün. Gordion’un başkent olarak önemi çok sayıdaki tümülüs ile çevrelenmiş olmasıyla ortaya çıkıyor. Bu tümülüsler, Frig soyluları ve ileri gelen kişiler için yapılmış mezarları belirleyen tepeler. 

Bu Tümülüslerin en büyüğü ise M.Ö. 740 yılında yapılmış olan ve yaklaşık 2750 yıllık erozyondan sonra bile, 53 metre yüksekliğinde ve 300 m. çapında muhteşem bir görüntüye sahip olan Gordion Tümülüsü. 

Gordion tümülüsü hakkında farklı görüşler mevcut. Bilim adamlarının bir kısmı bu mezarın Kral Midas’a, kimisi de Midas’ın babası Gordios’a ait olduğunu iddia ediyor. Mezar odasında bulunan ölü hediyelerinin zenginliğinden dolayı efsanevi Frig Kralı Midas’a ait olduğu söylenilen, bu büyüklük ve zenginlikteki bir timülüsün, daha sonra yapılan araştırmalar ile M.Ö.7. yüzyılın başında Kimmerlerin istilasından sonra yapılamayacağı ve Midas’dan önce tahtta bulunan bir krala yani Gordios’a ait olabileceği görüşü ağırlık kazanmakta. Bu sebeple Midas’ın en önemli projelerinden ilki olarak kabul ediliyorlar. 

Gordion Antik şehrinden Gordion Tümülüsünün Manzarası
Midas saltanatı süresince krallığının doğusunda batısında kalan yerlerle olan siyasi ilişkiler üzerine odaklanmış. Bugün Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan Asur İmparatorluğuna bağlı küçük krallıklar ile uğraşmış ve Anadolu’nun batı kıyısındaki Aiol şehri Kyme’nin yöneticisinin kızıyla evlenmiş. Büyük kulakları ve dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle ünlü Kralı Midas hakkında ayrıntılı bilgiye https://www.youtube.com/watch?v=BbZnE7Limsg adresinden ulaşabilirsiniz.

Kral Midas
Kral Midas

  











Müze gezimizi tamamladıktan sonra karşıya geçerek timülüse giriyoruz. 

Gordion Timülüsü Girişi
Tümülüsün içine girince, ortaya ulaşmak için açılan tünelin başında ufak bir salonda karşılaşıyorsunuz. Bu salonun sol tarafında Tümülüs kazısına ait fotoğraflar ve bilgilendirmeler yer alıyor. 

Tümülüsün Girişindeki Bilgilendirme Panoları
Kazı, 1957 yılında Amerikalı bir arkeolog başkanlığında gerçekleştirilmiş. Öncelikle tümülüsün en üst noktasından içeriye doğru bir sondaj çalışması yapılarak, mezar odasına ulaşınca sondajı bitirilmiş. Daha sonra tümülüse girebilmek için tümlüsünün önünden bir tünel açılmış. Tüneli açmak üzere Zonguldak’tan madenciler getirilmiş. 1960’lı yıllarda başlarında Türk mühendislerinde beton destek konstrüksiyonları tamamlanarak halkın ziyaretine açılmış. 

Gordion Timülüsünde Sondaj Çalışmaları 
Gordion Timülüsünde Buluntular
















Salonun sağ tarafında ise kazı sonucunda bulanan objeler hakkında bilgilerin yer aldığı pano bulunuyor. Frig inanışlarına göre ikinci hayat yaşanırken ölen kişinin ihtiyaç duyacağı eşyalar, mezar odasına bırakılıyor. Kral Midas veya basına ait olduğu düşünülen odadan çıkan çanak çömlek üzerinde yapılan incelemelerde mezar odasında son bir akşam yemeği yendiği ve bu yemeğe çok özel isimlerin de davet edildiği tespit edilmiş. Son yemeğin menüsü ise acı et güveci, mercimek lapası ve ballı bira imiş. Mezar odasından kakma ve oyma tekniği ile yapılmış 9 ahşap masa, 98 tunç tan göbekli taş, 3 büyük kazan, 160 adet bronz kap ile 154 adet fibula (çengelli iğne), tunçtan testiler, kumaşlar, kemerler vb. pek çok değerli obje çıkarılmış. Bu önemli kalıntılarla birlikte ağaçtan yapılmış büyük bir kerevet üzerinde bulunan 60 yaşını aşkın ve 1.59 m. boyundaki erkek iskeleti de sergilenmek üzere Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesine götürülmüş. 

Tümülüsün Girişindeki Bilgilendirme Panoları
Daha sonra uzunluğu yaklaşık 100 m. civarında olan ışıklandırılmış tünelden içeriye doğru yürümeye başlıyoruz. Kendimi bir an Mısır piramitlerinin içine girmiş gibi hissediyorum.

Timülüsün İçindeki Tünel
Tünelin ucu mezar odasına açılıyor. Mezar odası koruma altına alınmış ve demir parmaklıklar ardından bakabiliyorsunuz. 3200 yıllık ardıç ve çam ağaçlarından yapılmış mezar odası, kaba kireç ve taşı ve bloklarından 80 cm. kalınlığında bir duvar ile çevrilmiş. Duvar ile oda arasında kalan boşluk küçük çakıl taşları ile doldurulmuş. 

Ardıçtan Mezar Odası Duvarı
Ağaçların hiçbir yerinde çivi yok ve tamamen geçme tekniği ile birleştirilmiş. Bu mezar odası dünyada hala ayakta duran en eski ahşap yapı kabul ediliyor.

Ardıçtan Mezar Odası 
Kuzey-Güney doğrultusunda 5,15 mx 6,20 m. büyüklüğünde ve 3,25 m. yüksekliğindeki odada, bu ağaçların bozulmadan bunca yıl nasıl muhafaza edilebildiğinin sırrı hala tespit edilememiş. Odanın üstü de tahta bir çatı ile kapatılarak sonrasında üstüne 4 m. taş yığılmış ve bol killi toprak ile kaplanarak tepe oluşturmuş. Mezar odası o kadar sağlam ki üzerinde binlerce tonluk toprağı rahatça taşıyabiliyor.

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bu inanılmaz topraklarda yaklaşık bir asırdır yerli ve yabancı bilim adamlarının katılımıyla pek çok kazı gerçekleştirilmiş. Bölgede şu ana kadar 124 adet tümülüs tespit edilerek, Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilmiş. Anadolu’nun ve Antik Dünya’nın ikinci büyük tümülüsü kabul edilen Gordion Tümülüsü’nün UNESCO Dünya Mirası geçici listesine 2012 yılında kabul edilmiş. Geçici listede şu anda ülkemizden 70 yakın tarihi eser bulunmakta. Ülkemizden hangi eserlerin bu listede yer aldığını merak edenler http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44394/dunya-miras-listesinde-turkiye.html adresinden öğrenebilirler. Bu kapsamda UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan sadece 16 eserimiz bulunuyor. Umarım Gordion Tümülüsü de bu listede ülkemiz adına tescilli 17. eser olarak, en kısa sürede dünya tarihinde hak ettiği yere kavuşur.

Gordion Tümülüsünde Gezi-Yorum…


Özlem ŞENOL
06.04.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder