24 Şubat 2017 Cuma

MSC SPLENDİDA ile BATI AKDENİZ II. BÖLÜM (Fransa-Toulon)

16 Mayıs 2010 sabahı uyandığımızda limanına doğru yanaşmakta olduğumuzu görüyoruz. Güzel bir kahvaltının ardından Marsilya’yı gezmek üzere önce resepsiyona uğrayarak gemi gazetesi almak istiyorum. Ancak resepsiyondaki duyuru panolarından ve yapılan anonslardan başka bir limanda olduğumuzu anlıyorum. Gemi gece şiddetli bir fırtına sebebiyle Marsilya yerine Fransa’nın Toulen limanına yanaşmış. Bu duruma şaşırıp kalıyoruz. Bizler geminin rota değiştirmesine neden olan fırtınayı hiç mi hiç hissetmedik. Meğerse gemimiz aynı zamanda yüzen bir kaleymiş.

Toulon Fransa’nın Akdeniz kıyısında Provance Alpes bölgesinde Cote-D azur sahil şeridinde yer alan ufak bir şehir ve plajları ile ünlü. Marsilya’nın 65 km doğusunda yer alan Toulon, Fransız donanmasının önemli üstlerinden biri.

Gemimizin yanaştığı liman şehrin biraz dışında. Şehre ulaşım için feribotlar tercih ediliyormuş. Gemiden ilk kez öğleye doğru bir limanda inan bizlerse karayolunu tercih ederek, biraz kaybolarak ve zorlanarak şehir merkezine otobüsle inmeyi başarıyoruz. Şehir merkezinde gezinirken pazarının kurulduğu bir sokağa denk geliyoruz. Sokak devasa çınar ağaçlarıyla adeta üstü kapanmış bir kapalı çarşı havasında. 

Toulon Pazarındayız...
Uzaktan gelen bir müzik sesine doğru yürüyorum. Bizde pazarlarda çığırtkanlık yaparak satıcılar tezgahlarına müşteri çekmeye çalışırken, burada bir çiçekçi müşterilerin dikkatini çekebilmek için akordeon çalıyor J J Pazarda rengarenk çiçekler, canlı çiçek panoları dahil olmak üzere, meyve-sebze, yerel lezzetler ve mezeler dışında pek çok şeyin satıldığı pazardan gözlük, anahtarlık, çanta gibi ufak tefek şeyleri pazarlıkla alıyoruz.

Toulon Pazarındayız...
Toulon Pazarındayız...



















Daha sonra kıyıdaki askeri anıta doğru giderek limanı, manzarayı, ilginç camdan bir kule mi vinç mi karar veremediğin bir yapıyı ve uzaktan gözüken gemimizi izliyoruz.

Toulon Limanındayız

Toulon Limanındayız
Şehrin deniz kıyısında kafeteryaların bulunduğu sahil bölümünde bir heykelin yanında turistlere 45 dakikalık şehir gezisi yaptırmak için tasarlanmış turist trenine (Petit Train) kişi başı 6 Euro ödeyerek biniyoruz. Gezi sırasında iki durakta inip bölgeyi gezmek mümkün. Bu arada kulaklıkla İngilizce rehberlik hizmeti de veriliyor.
Toulon’da Küçük Tren
Tren önce bizi şehrin ünlü Opera Binası önüne ve Özgürlük Meydanına götürüyor. Oradaki molamızda şehrin tarihi bölgelerini geziyoruz.

Toulon Tiyatro Binası
Özgürlik Meydanı


İkinci molamızı ise şehrin plaj bölgesinde veriyoruz. Hava çok çok güzel ve mas mavi deniz altın sarısı kumlarla buluşuyor. Plajın bitişinde palmiye ve çam ağaçlarının yer aldığı çok güzel bir park var. İnsanlar bir yandan bisikletleri ile deniz kıyısında geziniyor, bir kısmı da köpeğini parkta gezdiriyor. Pek çok insan Mayıs ayında denize girmeye başlamış bile.

Cote d’azur sahilleri
Bu durumun hafta sonu ve pazar günü olmasından kaynaklandığını düşünüyorum ancak unuttum şey buranın dünya jet sosyetesinin bir numaralı mekânı olan ünlü Cote d’azur (Mavi Sahil) sahillerinde Mourillon plajı olduğu J J Sıcak havaya dayanamıyorum içim gidiyor, elimde olsa serin sulara atlayacağım. Ama sadece kıyıda yürümekle yetiniyorum…

Cote d’azur sahilleri

Cote d’azur sahilleri
Tren gezimizin bitiş noktası ise gemimizin bulunduğu büyük liman. Akşam üstü 17:15’de gemimize dönerek saat 18:00’de Barselona’ya hareket etmek üzere Toulon limanından ayrılıyoruz.


20.02.2017
Özlem ŞENOL

20 Şubat 2017 Pazartesi

MSC SPLENDİDA ile BATI AKDENİZ III. BÖLÜM (İspanya-Barcelona)

Gemi seyahatimizin üçüncü günü olan 17.05.2010 tarihinde 192 deniz mili (yaklaşık 309 km) yol yaparak yine farklı bir ülkede ve farklı bir şehrin limanında uyanıyoruz. Bugün Barselona’dayız. Barselona, İspanya’nın kuzeydoğusunda, Akdeniz kıyısında önemli bir ticaret ve sanayi merkezi. Aynı zamanda ülkenin en büyük liman şehri. Ayrıca Katalonya özerk bir bölgesinin merkezi. Avrupa Birliği sınırları içerisinde en büyük altıncı şehir. Kendine özgü kültürü ve güzelliğiyle ün yapan Barselona'nın, Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış bir şehir.

Barselona’da saat 08:30-13:30 arasında gezme şansımız var. Liman şehir merkezine oldukça yakın bir mesafede ve yürüyerek merkeze ulaşabiliyorsunuz. Limanı şehre bağlayan ana yollardan “Puanta La Paz”da, ünlü kâşif Kristof Kolomb’un 1493 yılında karaya çıktığı yerde 65 m. yükseklikte bir anıtı var.Anıtın üzerinde çok değişik figürlerin yanı sıra önünde gücün sembolü çok büyük aslanalar var.

Kristof Kolomb Anıtındayım...
Kristof Kolomb Anıtı

Heykelin bulunduğu meydanı ve limanı arkamıza alarak şehrin merkezinde doğru yürümeye başlıyoruz. Barselona’nın ünlü caddesi “La Rambla” meydanın hemen diğer ucundan başlıyor, Katalonya Meydanına kadar devam ediyor. Katalonya Meydanı eski ve yeni şehirlerin birleştiği nokta. Şehirde önemli tarihi-turistik yerler ve anıtlar eski şehirde. Şehrin tarihi binaları, binaların mimari tarzı, heykelleri kendine özgü ve orijinal bir yapıda.

Ünlü La Rambla caddesinin orta bölümü yayalar için ayrılmış. Bu alanda çiçekçiler, sokak satıcıları, performans sergileyen sanatçılar, müzisyenler ne ararsanız var. Cıvıl cıvıl bir yer. Araç trafiği caddenin her iki yanından akmaya devam ediyor. Barlar, kafeteryalar, kafe ve restoranlar ise caddeye açılan yan sokaklarda yer alıyor.

La Rambla Caddesindeyiz

La Rambla caddesini gezmeyi dönüş yolumuza bırakarak öncelikle Barcelona’nın simgesi kabul edilen ve halk arasında “Bitmeyen Kilise” olarak adlandırılan La Sagrada Familia yada diğer adıyla Kutsal Aile Kilisesini görmek istiyoruz. Şehir merkezinden metroya binerek kilisenin bulunduğu durakta iniyoruz. Duraktan çıkınca karşımızda görkemli ve kasvetli duruşuyla bizi karşılıyor. Sagrada Familya Kilisesi, modern mimarinin öncülerinden kabul edilen Antoni Gaudi'nin 1883 yılında devraldığı fakat 1926 yılında bir tramvay kazası ile ölmesi sonucunda yarım kalan bir yapı.

Barselo La Sagrada Familia Kilisesindeyiz
Yapımı halen süren kilisenin ancak yarısının tamamlanabildiği, yaklaşık 170’er m. olan 18 adet çan kulesinden sadece 8’i tamamlanmış olan kilisenin 2026 veya 2028 yılında biteceği tahmin ediliyor. Kilisenin kulelerinin yanında kurulu vinçleri ve iskeleleri fark etmemek zaten imkansız… Kilisenin içine girmeyerek etrafını dolaşıyoruz. Dış yüzeyindeki ilginç heykel ve figürleri izlemek bile saatleriniz alabiliyor.

















Barselo La Sagrada Familia Kilisesi
Barselo La Sagrada Familia Kilisesi










Kilisenin çevresindeki sokaklarda çok fazla sayıda, vitrinleri rengârenk mozaik figürlerle süslü hediyelik eşya dükkânları var. Nereye bakacağınızı kesinlikle şaşırıyorsunuz.

İspanyol Dansçıları
Şehri daha rahatça gezebilip için belli rotalar üzerinde çalışan, üstü açık iki katlı turist otobüslerine (Hop on-Hop off- City-Bus) binmeye karar veriyoruz. Bu otobüsler ile gün içerisinde istenilen yerde inmek ve gezmek, daha sonra bir diğerine binebilmek mümkün. Bir gün boyunca kullanabileceğiniz otobüslerin ücreti 22 Euro. Doğu ve Batı rotası olmak üzere iki farklı yöne gidiyor. Üç adet ortak durakta hat değiştirebiliyorsunuz. Biz doğu rotasında yer alan Sagre de Familia’yı gezdiğimiz için bu defa batı rotasını seçiyoruz. 

Barselona’da Şehir Otobüsünde
Hiç otobüsten inmeden yaklaşık 2 saat süren gezimiz boyunca Barselona’nın en önemli tarihi ve turistik yapılarını panoramik olarak görme şansımız oluyor. Batı rotasında toplam 19 adet durak bulunuyor. Bunların arasında özellikle mimar Gaudi’nin şehirde birbirinden ilginç tarzda tasarladığı binalar geliyor. Bu turda Barselona’yı bu kadar kısa sürede gezmenin imkânsız olduğunu anlıyoruz. Gerçekten o kadar kendine özgü, değişik ve renkli bir mimarisi var ki (neoklasik modern) Barselona’ya bir gün tekrar görmeyi açıkçası çok çok isterim. Özellikle renkli mozaik ve değişik hayvan figürleri ile dolu olan, 1969 yılında Ulusal Anıt, 1984 yılında ise UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine alınan, Gaudi’nin ölene kadar yaşadığı yer olan ünlü Park Güell’i görmek için.Bu arada gördüğümüz ilginç binalar arasında, Mimar Adolf Ruiz i Casamitjana tarafından 1918 yılında tamamlanan neoklasik modern bina “La Rotonda” da yer alıyor.

La Rotondo’dayız
Ayrıca 1992 yılında yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Barselona’da 99.300 seyirci kapasitesi ile Avrupa’nın en büyük stadyumu olduğu söylenen Camp Nou Stadyumu önünden geçiyoruz. İspanya liginin en önemli takımlarından FC Barcelona, iç saha maçlarını bu stadyumda yapıyormuş. Stadyumun turistik olarak gezilmesi için düzenlenen turların bile olduğunu görünce şaşırıp kalıyorum. Sanırım hiç ilgim olmayan futbol ile az da olsa ilgilenmem gerekiyor…

Camp Nou Stadyumu
Turumuzu saat 14:00 civarında mecburen tamamlayarak La Rambla Caddesi yakınında otobüsten iniyoruz. Kalan vaktimizi bu caddedeki etkinlikleri izleyerek geçirmek istiyoruz. Birbirinden ilginç kostümlerle fotoğraf çektirerek para kazanan sokak sanatçıları gerçekten görülmeye değer. Bizde tabi bir fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyoruz. Bu arada kostümler o kadar gerçekçi ve ilginç ki, ufak Egemiz uzaylı yaratık kostümünden oldukça korkuyor J J

La Rambla Caddesinde Sokak Sanatçıları
La Rambla Caddesinde Sokak Sanatçıları

La Rambla Caddesinde Sokak Sanatçıları

La Rambla Caddesindeyiz
La Rambla ve Kristof Kolomb anıtı önünde hatıra fotoğraflarımız çekerek Batı Akdeniz gezimizin en uzun mesafeli (487 deniz mili= 784 km) Barselona-Tunus deniz yolculuğuna başlamak üzere gemimize dönüyoruz. 


Özlem ŞENOL
20.02.2017

17 Şubat 2017 Cuma

MSC SPLENDIDA ile BATI AKDENİZ TURU I. BÖLÜM (Cenova-Portofino)

  
Splendida ile Rotamız

15-22 Mayıs 2010 tarihleri arasında Milano’dan başlayan 7 gece 8 günlük MSC Splendida cruise gemisi ile Batı Akdeniz seyahati kapsamında Cenova-İtalya, Toulon-Fransa, Barselona-İspanya, Tunus, Valetta-Malta, Messina-Sicilya, Civitaveccina-Roma, Cenova limanları arasında 1809 deniz mili (2911 km) yol alıyoruz. Gündüzleri karada, liman şehirleri ve çevresinde geçen turumuzda gecelerimiz deniz yolculuğu ile geçiyor.

Gemi yolculuğumuz için ailecek rezervasyonlarımızı üç ay öncesinden yaptırıyoruz. Benim ilk gemi ile gezi deneyimim olacağı için oldukça heyecanlıyım. Ağabeyimin ısrarı üzerine “Kazan-Kepçe” ailesi olarak Ankara’dan arabamızla bir gün önceden İstanbul’a gelerek geceyi dinlenerek geçiriyoruz. 15 Mayıs 2010 Cumartesi günü İstanbul’dan uçakla Milano-İtalya havaalanına saat 13:30’da iniyoruz. Milano’dan, gemimizin kalkacağı Cenova limanına gidebilmek için firmamızın ayarladığı bir araç bizleri bekleyecek. Mercedes marka minibüsü görünce keyfimizi oldukça yerine geliyor. Çünkü çok rahat olan araç sadece bizim için tahsis edilmiş.

Kazan Kepçe'ler Cenova'da
Kara yolu ile Cenova’ya doğru hareket ediyoruz. Gemimiz Cenova’dan akşam saat 18:00’de hareket edecek. Milano-Cenova arası yaklaşık 150 km yolumuz var. Akdeniz kıyılarına ulaştığımızda gemiye binmek için daha çok vaktimiz olması sebebiyle ağabeyimin aklına Portofino’ya uğramak geliyor. Portofino, Cenova’nın yaklaşık 35 km. batısında bulunan oldukça ünlü bir kasabası. Ancak kıyı yollarının oldukça virajlı olması yüzünden ancak bir saatte gidilebiliyor. Babam her zaman ki gibi telaşe memurluğu ve dakikliği yüzünden önce itiraz etse de, ağabeyimin ısrarına fazla dayanamıyor. Şoförümüze ek bir ödeme karşılığında bizi Portofino’ya götürüp götüremeyeceğini soruyoruz. Ve olumlu yanıtı alınca ilk durak ver elini Portofino diyoruz :) :)


Portofio'dayız...

Portofino, Cenova ilinin küçük ve çok ünlü sahil beldesi. Kendimizi yem yeşil gür ağaçlarla kaplı tepeleri olan, yeşil vadilerden akan suların denizle buluştuğu küçük bir limanda buluyoruz. Kıyıda, pastel renkleriyle son derece doğaya uyum gösteren eski ama sevimli binalar limana doğru bakıyorlar. Yat limanının arkasındaki tepenin en üst noktasında da bir kale kalıntısı dikkatimi çekiyor. 


Portofino'dayım
Portofino'dayım...

Portofino limanında biraz geziyoruz. Hava serince ve yağmur atıştırmaya başlıyor. Ama bu hava bile Portofino’nun romantik havasına ayrı bir ruh katıyor. Babamın dudaklarında ise gençliklerinin en ünlü şarkılarından birisi olan Dalida’nın “I found my love in Portofino”, “Aşkı Portofino’da buldum,“Portofino kalbimi aldı, sabahın tatlı büyüsünde deniz seni bana getirdi”  şarkısının mırıltısı… Bu güzel şarkıyı dinlemek için https://www.youtube.com/watch?v=coPHrTiUjjI adresini tıklamanız yeterli.

"I found My Love in Portofino"
Bu arada küçük yakışıklı aşkımla kıyıda bir gergedan heykelinin altında hatıra fotoğrafı çektiriyorum. Gerçi Portofino ile gergedan arasında bir ilişki kuramıyorum ama :) :)

Portofino limanı içindeki taş döşeli, ufak kafeteryalarının bulunduğu dar sokaklarda yağmur altında biraz gezdikten ve hediyelik eşya dükkanlarından bu sokakları yansıtan seramik bir duvar saati aldıktan sonra aracımıza dönüyoruz. Araçla biraz da gezdikten sonra gemiye binmek üzere saat 16:30 civarında yola çıkıyoruz. Geminin limandan hareket saatini kaçırmamız gerek. Ne yazık ki Portofino’da hayal kuracak vaktimiz çok azdı ama yine de bu romantik havayı teneffüs etmek bile çok hoştu…


Cenova limanına girdiğimizde babam bu sefer iskeleyi işaret ederek “Bakın, Ankara İncesu’daki 96 daireli blok apartmandan daha büyük bir blok apartman yapmışlar” dedi. Güldük çünkü babamın blok apartman diye gösterdiği şey bizim gezi yapacağımız Splendida gemisiydi. Splendida İtalyanca “Güzel-Görkemli” anlamına geliyor, bence ise muhteşem veya harikulade  :) :) :)


Splendida Kat Planı
MSC firmasına ait İtalyan bandıralı gemimiz 333,3 m boyunda, 37,92 m eninde ve 16 katlı bir gemi. Gemide 1332 mürettebat var, geminin yolcu kapasitesi ise 3957 kişi. Yani gemimiz adeta yaklaşık 5300 kişilik yüzen bir kasaba. Gemiye yolcu girişi 4. kattan yapılıyor ve geminin resepsiyonu 5. katta yer alıyor. Geminin 4, 6, 7 ve 14. katlarında hiç yolcu kamarası yok. Geminin güvertelerine Michelangelo, Leonardo da Vinci, Rafello gibi dünyaca ünlü İtalyan sanatçılarının ismi verilmiş.

Yolcu kamaralarının katlara göre ayrılmış. 6. kat hariç 8-13. katların tamamında yolcu kamaraları var. Ayrıca 5. Katta 97, 15-16. Katlarda 35’er yolcu kamarası var. Gemide toplam 1637 kamara bulunuyor. Kamaralarda kişi sayısına göre ranza yatak ayarlanabiliyor. Kamarada ufak bir banyo, elbise dolabı ve kıymetli eşyalarınız saklamak için ufak bir kasa bulunuyor. Ayrıca bu tip eşyalarınızı resepsiyona da teslim edebiliyorsunuz.

Splendida Kamaraları
Limanda pasaport kontrolünün ardından gemiye binerek 5. kat resepsiyonunda check-in işlemlerimiz yapıyor ve oda anahtarlarımızı alıyoruz. Görebildiğim kadarıyla gemide bizden başka Türk yok. Gemiye binenler için resepsiyon katında canlı müzik çalınarak ufak bir hoş geldin karşılaması da yapılıyor.

Splendida 5. Kat Piano Bar
Uzak doğulu bir mürettebatın eşliğinde odalarımıza asansörle çıkarılıyoruz. Odamızı nasıl bulabileceğimizi bir anda karıştırıyorum çünkü bir katta birbirine paralel pek çok koridor ve odalar ile asansörler bulunuyor. Gemi bana gerçekten fazlasıyla büyük ve karışık geliyor. Giriş 5. katta, katların farklı bölgelerine çalışan 4 ayrı asansör var.

Odamıza bavullarımızı hemen koyduktan sonra Cenova Limanından saat 18.00'de ayrılışımızı seyrediyoruz. Bu şekilde 225 deniz millik (362 km) Cenova-Marsilya arası seyahatimiz başlıyor.

Bir hafta geçireceğimiz gemiyi akşam yemeğine kadar biraz daha gezerek tanımaya çalışıyoruz. Geminin yolcu kamarası bulunmayan veya az sayıda bulunan katlarında açık büfe, restoran, kafeterya, gazino (kumarhane), kulüp ve butikler bulunmakta. Geminin tiyatro salonu 6. katta. Tiyatroda hemen her gece burada gösteriler düzenleniyor. 4. katta sağlık merkezi, doktor ve hemşire bulunmaktadır.  Güneşlenmek ve solaryum için 18. kat kullanılıyor. 15. katta spor merkezi, güneşlenme alanı, çocuk havuzu ve sinema, 14. katta ise oyun parkı gibi sosyal aktivite alanları bulunuyor.
   
Splendida Açık Havuzu

Splendida Güneşlenme Terası

Splendida Güneşlenme Terası

Splendida Salonları
Bazı katların içinde katlar arasında merdivenler de bulunuyor. Geminin 6. katındaki tiyatro salonu ile 5. kattaki resepsiyonu arasında basamakları Swarovski taşlarıyla süslü çok şık bir merdiveni de var. 

Splendida Tiyatro Katı
Yolculuk boyunca gemide kahvaltı, öğle yemeği, akşam üstü çayı, akşam yemeği ve gece yarısı olmak üzere 5 defa yemek servisi yapılıyor. Kahvaltı 13. kat restoranında açık büfe şeklinde. Öğle yemeği saat 12-14:00 arasında ana restoranda veya 13. katın açık büfesinde servis ediliyor. Saat 16:00-17:00 arasında 13. katta çay, kahve ve pasta servisi var. Akşam yemeği ana restoranda yeniliyor. Her gece değişik salonlarda ayrı temalı “gece yarısı büfesi” hizmeti veriliyor. Akşam yemekleri gemideki yaklaşık 3000 yolcu sebebiyle 2 vardiya halinde düzenleniyor. 1. grup akşam yemeğini saat 18:00-20:00 arasında, 2. grup ise 20:00-22:00 arasında alıyor. Akşam yemeklerinde her masadan sorumlu bir garson, size yolculuğunuz boyunca hizmet veriyor. Bizim masamız ile Malezyalı çok genç bir garson ilgileniyordu. Kendisi daha önce birkaç kez gemi ile İstanbul’a gelmiş. Bu nedenle ailecek garsonumuza karşı duyduğumuz sempatimiz hiç karşılıksız kalmadı. Gemide mürettebatın çoğu uzak doğu kökenli…


Splendida'da Kahvaltı
Akşam yemeği sonrasında profesyonel dansçılar tarafından geminin tiyatrosunda düzenlenen şovlara katılım sağlayabiliyorsunuz. Şov sonrasında dileyenler geminin farklı salon ve barlarında eğlence ekibi tarafından düzenlenen aktivitelere katılabiliyorlar. 

Splendida'da Show Zamanı
Gemide alışveriş için 5-9 katlar arasında çeşitli butikler bulunuyor. Buralardan giyim eşyası, kozmetik ve parfümeri, mücevherat, fotoğraf malzemesi, gözlük, güneş kremi hediyelik eşya vb. satın alabilmeminiz mümkün. Bu arada bu mağazaların birinde karşılaştığımız İzmirli satıcı genci görünce karşılıklı şaşırmadan edemiyoruz. Gemideki tek Türk bizler değilmişiz :) :)

Splendida'da Alış-Veriş
Gemide yer alan gazinoda kumar makinaları, black jack, rulet, karaip pokeri, bingo vb. oyunların oynandığı bir kumarhane bulunmaktadır. Gazinolar denize açıldıktan sonra hizmet vermeye başlamakta ve limana varınca kapanmakta. Gemide kamara ve genel alanlarda sigara içmek yasakken bu katta sigara serbest.

Tüm bunların yanı sıra gemide her gün yapılacak etkinliklerden, geminin hangi şehirden ne zaman kalkıp, hangi limana ne zaman varacağı, hava durumu vb. yararlı bilgilerin yer aldığı 4 sayfalık bir gazete yayınlanmakta.

Bir haftamızı geçireceğimiz gemide ilk akşam yemeğimizi yedikten sonra dinlenmek üzere kamaralarımıza çekiliyoruz. Oldukça yorgun olmamıza rağmen yeni güne Marsilya'da başlayacak olmanın heyecanı ile uykuya dalıyoruz...


Özlem ŞENOL
17.02.2017