Hayat şartları açısından şimdiki çocuklar
bizlere göre oldukça şanslılar diye düşünüyorum. Oynayabilecekleri oyuncaklar ile
bilgisayar teknolojisinin inanılmaz fırsatları parmaklarının ucunda. Buna
rağmen oldukça bireysel yetişen çocuklar, son derece asosyal bir yaşam sürdürüyorlar
diye de bir yandan üzülüyorum.
Benim çocukluğum ise özellikle yaz aylarında
arkadaşlarımla birlikte sokaklarda kendi icadımız olan oyuncaklarla oynamakla geçti.
Evde iken en güzel oyunlarımızdan birisini ise ağabeyimle birlikte geliştirmiştik.
Masanın veya halının üstüne yatarak önümüze açtığımız dünya atlasından ülkeleri
ve bayrakları bulmaya çalışırdık. Bir diğer merakımızda Dünyanın Yedi
Harikasını incelemekti. Sanırım gezme ve araştırma tutkumun tohumları o dönemde
atılmış. Aynı oyunun çok çok gelişmiş tarzını oğlu ile de oynayan abim ve dokuz
yaşındaki yeğenimin Google Earth üzerinde “Halacığım gel seninle piramitleri üç
boyutlu gezelim” dediği andaki yüz ifademi ve şaşkınlığımı tahmin edemezsiniz :) :) Dünyanın Yedi Harikası
konusundaki yazımın ana fikri de buradan çıktı… :)
Dünyanın Yedi Harikası, insanoğlu tarafından
inşa edilen olağanüstü antik yapı ve yapıtlar. İlk olarak MÖ 5. yy.’da tarihçi
Herodot tarafından ortaya atılan bu kavram, MÖ 4. yy.’da Sidon'lu Antipatros’in
"Dünya'nın Yedi Harikası Üzerine" isimli eserinde ele alınmış ve günümüzde
geçerli kabul edilen liste, MÖ 2. yy.’da son şeklini almış. Bu listeye göre
belirlenen “Dünyanın
Yedi Harikası” şöyle:
- Keops Piramidi
- Babil'in Asma Bahçeleri
- Zeus Heykeli
- Rodos Heykeli
- İskenderiye Feneri
- Kral Mausollos'un Mezarı (Halikarnas Mozolesi)
- Artemis Tapınağı
Günümüze kadar yangın veya doğal afetler sonucunda
yok olan Dünyanın Yedi Harikasından günümüzde sadece Keops Piramidi ayakta kalabilmiş.
2007 yılında ise İsviçre’de "New7Wonders Vakfı" tarafından Dünyanın
yeni yedi harikasını belirlemek üzere bir yarışma başlatılmış. Finale kalan 21
eser, 6 yıl boyunca cep telefonu ve internet sitesi üzerinden dünyanın dört bir
yanında oylamaya açılarak “Dünyanın Yeni Yedi Harikası” seçilmiş. Seçilenler, oylamanın
son günü olan 07.07.2007 tarihinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edilmiş.
Buna göre “Dünyanın
Yeni Yedi Harikası” şöyle:
- Ürdün'deki Petra Antik Kenti
- Çin Seddi
- Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli
- Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti
- Meksika'daki Chichen Itza Piramidi
- İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum
- Hindistan'daki Tac Mahal anıt mezarı.
Vee gelelim benim Özlem'ce gezdiğim, gördüğüm ve yorumladığım Dünya Harikalarına :)
1. ÇİN SEDDİ
1. ÇİN SEDDİ
Çok soğuk bir kış gününde, 23 Aralık 2007
tarihinde gezdiğim Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan 8851.8 km’lik
Dünyanın en uzun savunma duvarı. Bugün 2.500 km’lik bölümü ayakta kalan duvar, Dünyanın
Yedi Harikasından biri olmasının yanı sıra 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası
listesine de alınmış.
Çin Seddinin kalıntıları Sarı Denizde Po Hay
körfezi kıyısından başlayarak, Pekin'in kuzeyinden batıya yöneliyor, Huang-Ho
nehrinden ikiye bölünerek güneybatıya doğru uzanıyor ve Gobi Çölü'nün
güneyinden batıya devam ediyor.
Çİn Seddi |
Pekin şehir merkezinden araba ile yaklaşık
bir saat süren, Pekin’e en yakın nokta olan Badaling’de seddi gezmeniz mümkün. Hava
durumuna ve performansınıza göre sayısız basamaklarla çıkılan seddine yürüyerek
çıkmak da mümkün ama oldukça zorlayıcı bir rota. Seddin bulunduğu bölgeye
girebilmek için bir ücret ödedikten sonra teleferiğe binmek için de tekrar
ücret ödemeniz gerekiyor. Aralık ayında adeta yüzümü kesen rüzgar karşısında teleferiği
tercih ediyorum. Hatta teleferikten inince çarşı pazarda çok çok ucuza alınan yün
bereyi yaklaşık 5 misli fazla para ödeyerek hemen alıyorum.
Çin Seddinde |
Çin Seddinin inşaatına M. Ö. 221 ile M.S. 608
yılları arasında başlanmış. Seddin temeli 20'den fazla krallık tarafından
atılmış. Qin Shi Huang, M.Ö. 221 yılından önceki krallıkların yaptırdığı
duvarları birleştirerek uzatmış. M.Ö.3. yy’dan M.S. 17. yy.’a kadar Çinliler
seddi uzatmaya devam etmişler. Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son
hanedan ise 1368-1644 yılları arasında Ming Hanedanı olmuş.
Bu devasa duvarların inşa amacı konusunda
tarihçiler farklı görüşleri savunuyorlar. Bazılarına göre ülke sınırlarını
Moğol ve Türk boylarının saldırısına karşı savunmak, bazılarına göre uzun
savaşlar sonunda yıkılan beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgüne yollamak
ve ağır işler yaptırarak cezalandırmak, kimisine göre ülkeden kaçışları
önlemek, bazılarına göre ise ülkenin tek yönetim altında birleştiğini içeriye
ve dışarıya göstermek.
Çin Seddinde |
Çin Seddinin kalınlık ve yüksekliği bölümlere
göre değişiyor. Sanılanın aksine tamamı tuğladan inşa edilmemiş duvarların zayıf
olan bölümlerin amacı, saldırılardan korumaktan ziyade düşmanı yavaşlatmak. Çin
Seddi duvarların yüksekliği genellikle 4-6 m, taban kalınlığı ise 7 m. Geniş
olan bölümlerin üzerinden atlar ve arabalar gidebiliyormuş. Kalın duvarlar
boyunca siperlik ve okçu delikleri var. 200 m’de bir gözetleme kulesi veya kale,
9 km’de bir ise fener kulesi bulunuyor. Duvar üzerinde yer yer saray ve
tapınaklara da rastlamak mümkün. Bazı yerlerde setler, kademeli savunmaya imkan
verecek şekilde birkaç sıra halinde yapılmış.
Seddin gözetleme kulesi bölümünde yer alan
satıcılardan Çin Seddini gezdiğinize dair üzerine adınızın yazıldığı ufak bir plaket
hazırlatmanız veya fotoğrafınızı çektirerek güzel bir anahtarlık yaptırmanız mümkün…
Çin Seddinde Plaketimle |
2. KEOPS PİRAMİDİ
Mısır’ın başkenti Kahire'nin Gize bölgesinde
yer alan, Khufu ya da Büyük Piramit olarak da adlandırılan Keops Piramidini 29
Aralık 2009 tarihinde ziyaret ediyorum. Piramit, Gize’yi çevreleyen antik kentte
bulunan üç piramitten (Keops, Kefren, Mikerinos) en eski ve büyük olanı. MÖ
2551-2560 yılları civarında yapıldığı tahmin edilen bu anıtsal eser Dünyanın
ilk belirlenen Yedi Harikasından ayakta kalan tek anıtsal eser.
Mısır, Keops Piramidinde |
Mısır’ın eski imparatorluk döneminden kaldığı
sanılan bu taş eser, doğa koşullarının yıpratıcı etkilerine rağmen binlerce yıl
varlığını devam ettirmiş. Piramitlerin gizemi henüz tam olarak anlaşılmış
değil.
Mısır, Keops Piramidi ve Sfenks |
Büyük Piramidin içinde üç adet oda tespit
edilmiş. Yapının en altındaki oda, piramidin üzerine inşa edildiği temel
kayasının oyulmasıyla oluşturulmuş bitmemiş durumdaki bir oda. Daha sonra “kral
odası” ve “kraliçe odası” adları verilen odalar ise piramidal yapının üst
kısmında yer alan odalar. Büyük piramit aslında, iki tapınaktan, bu iki
tapınağı birbirlerine bağlayan bir yoldan, piramit çevresindeki mastaba adı
verilen çeşitli küçük mezarlardan ve piramitlerden oluşan bir yapılar
kompleksinin bir parçası.
Piramitlerin yapıldığı dönemi düşünecek
olursak oldukça bakir bir ortamda bulunduğunu düşündüğüm piramitler, şu an
Gize’ye oldukça yakın bir bölgede çevresi çarpık yapılaşma ile dolmuş durumda.
Günün belli saatlerinde açık olan piramidin içine girmek için ücret ödemeniz
gerekiyor. Dışarıda çok sıcak bir hava hâkimken içerde oldukça serin bir hava
ile karşılaşıyorsunuz. Odalara inmek için dar, dik ve kaygan taş merdivenleri
dikkatlice inmeniz gerekiyor. Piramitlerin önünde yer alan seyyar satıcılardan ise
çok sıkı bir pazarlık ile camdan veya bakır kaplamadan yapılmış piramit
bibloları almanız ve deve üstünde fonda piramitlerin yer aldığı hatıra fotoğrafı
çektirmeniz mümkün…
3. PETRA ANTİK KENTİ
26 Mayıs 2010 tarihinde
Ürdün’ün başkenti Amman’a 250 km uzaklıkta bulunan Petra Antik kentine araba
ile sabah çok erken saatte yola çıkarak, yaklaşık 4 saatte ulaşıyorum. Dönüş
yolunu da hesaba katarak bu eşsiz antik şehri olabildiğince gezmeye
çalışıyorum. Çünkü antik kent yaklaşık 100 km2 alana yayılmış durumda ve
giriş kapısı saat 17:00’de ziyarete
kapatılıyor.
Ürdün'ün
Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasında yer alan şehir MÖ 400 ile MS 106 yılları
arasında göçebe bir toplum olan ve baharat, mırra vb. gibi çeşitli kokulu
otların ticaretini yapan Nabatiler’e başkentlik yapmış. Şehir, tek girişi olması
ve güvenilir bir yer olması sebebiyle Roma İmparatorluğu tarafından M.Ö 60
yılında işgal edilene kadar başkentliğini sürdürmüş. Zaman içinde yaşanan
deprem ve çeşitli ekonomik sıkıntılardan dolayı gözden düşen kent Haçlılar tarafından da
12. yy’da işgal edilmiş ve sonrasında Haçlıların şehri terk etmesiyle zaman içinde unutulmuş. 19. yy.’a kadar yerli halk
ve Bedeviler tarafından bilinen ve ziyaret edilen bir yer olmuş. 1812
yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuş ve bu yüzden “Kayıp Şehir” olarak
adlandırılıyor. Kent, 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından
Dünya Kültürel Mirası listesine alınmış.
Petra kentinin ilk yapım
amacı tarihçiler tarafından henüz bulunamamış. Ancak yapılan araştırmalar
sonucunda Petra'daki El-Khazneh'nin (El-Hazne) altında gizli gömülü bir hazine bölümü
olduğu ve burada kral mezarları olduğu tespit edilmiş.
Petra antik şehri kapısından
giriş biletiniz aldıktan sonra kentinin simgesi kabul edilen El Hazne’ye ulaşmak
için yer yer taşlı yollardan oluşan yaklaşık 1 km’lik “Siq” denilen dar geçitleri geçmeniz gerekiyor.
Bir zamanlar akarsu yatağı olan bu geçitte patikanın iki
yanındaki blok kayaların yüksekliği 100 m’yi buluyor ve bazı yerlerde patikanın
genişliği 3 m’ye kadar düşüyor. Bu mesafeyi ücreti
karşılığında at arabaları veya katır sırtında gidebilmeniz de mümkün.
Ürdün-Petra Antik Kerntinde |
Geçitte ilerlerken zaman
zaman gökyüzünü görmekte zorlanıyorsunuz ve tam artık bu yolda yürümekten
sıkılmaya başladığınızda bir anda karşınızda dar bir yarığın arasından güneşte
tüm ihtişamıyla gül rengiyle parlayan El Khazineh çıkıyor.
Ürdün-Petra Antik Kerntinde |
Ürdün-Petra Antik Kerntinde |
42 m yükseklik ve 30 m genişliğindeki kayaya oyulmuş El-Khazineh nin önünde kendinizi küçücük hissediyorsunuz. El-Khazine’in önündeki meydanda yoğun bir kalabalık var. Hediyelik eşya satanlar, deve sürücüleri ve dünyanın birçok yerinden gelmiş turistlerle dolu oldukça renkli bir mekan.
Petra antik kentinde kum taşından oluşan kaya
bloklarına oyulmuş, tapınaklar, amfi tiyatro, kaya mezarları ve rölyefler
bulunmakta. Çok ilginç bir jeolojisi bulunan dar vadilerin duvarlarında güneşin
durumuna göre inanılmaz turuncu renkte bir yelpaze oluşuyor. Ve bu oluşumlar o
kadar ilgi çekmiş ki Petra’da Indiana Jones: Son Macera, Mumya Geri Dönüyor, Çölde Tutku, Ölümcül Dövüş, Simbad ve Kaplanın Gözü vb. pek çok film ünlü film ile
televizyon dizileri çekilmiş.
Yola devam
ediyor ve Roma döneminden kalma 4000 kişilik amfi tiyatro kalıntılarına ulaşıyorum.
Tiyatroda oturma yerleri 25 sıra halinde kuzey ve güneye bakacak şekilde
yerleştirilmiş. Tiyatronun yanı ve karşısındaki sayıları 500’e ulaşan kaya
mezarlarını var.
Ürdün-Petra Antik Kerntinde Amfi Tiyatro ve Kaya Mezarları |
Yürüdüğüm yol
restoran ve çay bahçelerinin olduğu bir mekanla sona eriyor. Burada da eşekler
ve katırlar bekliyor. Yaklaşık 850 basamakla çıkılan Ad-Deir Manastırı’nı da
buradan çıkılıyor. Ancak eşeklerin daracık ve bir yanı uçurum olan vadiden
yukarı çıkarken ki görüntüsü beni oldukça ürkütüyor ve yürüyerek çıkmaya karar
veriyorum. Yolun yarısında neredeyse vaz geçmek üzereyim. Hava 40 dereceden
fazla ve sıcak ısınan kayalar adeta ateş saçıyor. Beni yukarıda ne beklediğini
kestiremiyorum ama vazgeçmiyorum. Nasıl çıktığımı sorsanız hala bilemiyorum ama
sonunda Ad-Deir Manastırına ulaşıyorum.
Ürdün-Petra Antik Kernti Ad-Deir Manastırı |
4. KOLEZYUM
Gemi ile Batı Akdeniz turum sırasında 21 Mayıs 2010 tarihinde İtalya'nın başkenti Roma'da Kolezyum’u ziyaret etme fırsatı yakalıyorum. Flavianus Amfi Tiyatro olarak da bilinen bu arenanın, usta bir komutan olan Vespasianus tarafından MS. 72 yılında yapımına başlanmış ve MS 80 yılında Titus döneminde tamamlanmış. Daha sonraki değişiklikler Domitian hükümdarlığı zamanında yapılmış. Asıl adı Arena iken, sonradan giriş bölümünde yer alan heykelin ismi bu arenaya verilmiş.
Gemi ile Batı Akdeniz turum sırasında 21 Mayıs 2010 tarihinde İtalya'nın başkenti Roma'da Kolezyum’u ziyaret etme fırsatı yakalıyorum. Flavianus Amfi Tiyatro olarak da bilinen bu arenanın, usta bir komutan olan Vespasianus tarafından MS. 72 yılında yapımına başlanmış ve MS 80 yılında Titus döneminde tamamlanmış. Daha sonraki değişiklikler Domitian hükümdarlığı zamanında yapılmış. Asıl adı Arena iken, sonradan giriş bölümünde yer alan heykelin ismi bu arenaya verilmiş.
İtalya-Roma Kolezyumda |
İmparatorlar Roma halkını ve birazda kendi
eğlenceleri için gladyatör dövüşlerini burada düzenlermiş. Bunun dışında pek
çok halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur
savaşların yeniden canlandırılması, klasik mitolojiye dayanan dramalar yapılırmış.
Kolezyum daha sonraları barınma yeri, dükkân, dini kışlalar, taş ocağı,
Hıristiyan türbesi olarak çeşitli amaçlarla kullanılmış. Günümüzde depremden
dolayı harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Roma
İmparatorluğu'nun ikonik sembolü olarak kabul edilmiş. Kolezyum'un resmi de
İtalya'da basılan 5 sent/Euro bozuk parasının arkasına basılmış durumda. .Ayrıca
Roma Katolik Kilisesi ile yakın bağlantıya sahip. Paskalya öncesi Cuma günü
Papa amfi tiyatroda fener alayı düzenlenmekte.
Bugün modern Roma'nın en çok turist çeken
yerlerinden birisi olan Kollezyuma girebilmek için neredeyse yüzlerce metreye
uzayan kuyruğa girip bilet almanız gerekiyor. Bu sebeple sabah erken saatlerde
ziyaret etmek gerekli. Benim bu kadar vaktim olmadığı için maalesef içini
yakından göremiyor, etrafını çeviren demir parmaklıkların arasından bakmakla
yetiniyorum. Kolezyumun önü ise adata şölen yeri gibi. Gladyatör kılığına
girmiş sokak sanatçıları ile vereceğiniz ufak bir ücret karşılığında çok
eğlenceli pozlarda fotoğraf çektirmeniz mümkün.
Kolezyum hemen
önünde, M.S 4.yy’da yapılmış ve heybetli bir şekilde duran, 1990’lı yıllarda
restore edilmiş Konstantin Tak’ı (Arch
of Constantine) önünde bir fotoğraf çektirmeyi de unutmayın
derim.
İtalya-Roma Konstantin Takında |
5. RODOS HEYKELİ
5 Ekim 2014 tarihinde Rodos’a
yaptığım gezim sırasında bir zamanlar Rodos limanında yer alan Rodos heykelinin
bulunduğu yere gittim. Antik Çağ'da Rodos limanının girişinde bulunan, Yunan
Güneş Tanrısı Helios'un heykeli, Antik Dünyanın Yedi
Harikasından biri olarak kabul edilmiş.
M.Ö. 305'te Büyük İskender’in
ardılları olan Makedonyalı Antigonitler Rodos adasına saldırmışlar ve kuşatma 1 yıl sürmüştür. M.Ö. 304'te barışın
sağlanmasıyla Rodoslular, tanrılara şükranlarını sunmak için bir heykel
yaptırmak istemişler. Heykeltıraş Lindoslu Khares’in tunçtan yaptığı heykel 32
metre yüksekliğindeymiş ve yapımı 12 yıl sürmüş, M.Ö. 282 yılında tamamlanmış.
Rodos Limanı |
Rivayete göre liman girişinde adete
köprü gibi duran heykelin bacaklarının arasından gemiler geçiyormuş. Ancak o
zamanların yapım teknikleri ve malzemeleriyle böyle bir heykelin yapılmasının
mümkün olmadığı düşünülmekte. Heykel M.Ö. 225 yılında bir depremde yıkılmış,
birkaç asır yatık halde kalmış. MS 654 yılında Sarazenler adayı yağmalayıp
heykelin kalıntılarını satana kadar, yıkık kalıntılar hala adadaymış.
Şu an Rodos limanında heykelin
ayaklarının olduğu yerde bir çift geyik sembolik olarak yer almakta.
Heykelin yıkılmasından 2200 yıl sonra
Antik Dünyanın Yedi Harikasından biri olan heykelin
yeniden yapılmasını gündemde. Dünya çapında toplanacak bağışlar ile
heykelin yeniden inşa edilmesi için bir düşünülüyor. Proje hayata geçirilebilirse 150 metre boya sahip olacak heykelin içinde
bir müze, kültür merkezi, kütüphane ve bir restoran yer alması öngörülüyor.
Temsili Rodos Heykeli Yeri |
Temsili Rodos Heykeli Yeri |
Temsili Rodos Heykeli Yerinde |
6. TAC MAHAL
30 Ekim 2015 tarihinde Hindistan’a yaptığım
gezim sırasında inanılmaz Tac Mahal’i doyasıya gezme şansı yakalıyorum. Agra’da,
Ganj Nehrini besleyen en büyük kol olan Yamuna Nehri kıyısında inşa edilen Taç
Mahal’in 5. Cihangir (Şah Cihan) tarafından eşinin (Şah Banu-Mümtaz
Mahal-Ercüment Banu Begüm) 14. çocuklarını doğururken ölümü üzerine tuttuğu 2
yıllık yas sırasında inşa edilmiş.
Hindistan-Agra Forttan Tac Mahal Manzarası |
Şah Cihan’ın devlet işlerine ilgisini kaybetmesi
ve teselliyi sanat ve mimaride bulmasıyla sonuçlanan bu anıt mezarın doğu, batı
ve güneyde olmak üzere 3 adet giriş kapısı bulunmakta. Eşinin ölümünün ertesi
yılı 1632'de temeli atılan Tac Mahal’in inşası 20 yıl sürmüş ve 1652 yılında
tamamlanmış. İnşaatında 20.000 kişinin çalıştığı söylenen Tac Mahal’in inşasında
Dünyanın en iyi kalitede olan “Makraba” mermeri kullanılmış ve mermerler
Agra’ya 360 km uzaklıktaki Jaipur (Racistan)’dan getirtilmiş. Işığı geçiren ve
çizilmeyen özellikteki mermerler sayesinde Taç Mahal günde üç defa renk
değiştirmekte. Sabah altın, öğlen beyaz ve akşam ise pembe renge bürünmekte.
Hindistan-Agra Tac Mahalde |
Dikdörtgen bir avluda yer alan Tac Mahal’in dört
cephesinin ortasında 33 m yükseklikte taç kapılarıyla 75 m yükseklikte bir
kubbe yer alıyor. Kubbe çok güzel bir akustiğe sahip. Şah Cihan ve Şah Banu’nun
sandukaları bu kubbenin altında yer alıyor ancak asıl lahitler en alt katta
bulunmakta. Tac Mahal’in duvar süslemelerinde ise Dünyanın değişik
bölgelerinden getirtilen 28 milyon değerli ve yarı değerli taş. Bir efsaneye
göre Tac Mahal’in yapımı tamamlandıktan sonra, inşaatta çalışan işçilerin
kolları aynı yapıttan bir tane daha yapılmaması için kesilmiş. Ayrıca kubbeyi
desteklemek için yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve işgücü
gerektirmiş. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan'a iskeleyi sökmenin 5 yıl
alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın
kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlan ve iskele bir gecede sökülmüş.
Hindistan-Agra Tac Mahalde |
Taç Mahal’e girerken ayakkabılarınızın üzerine
orada dağıtılan galoşları giymeniz gerekiyor. İçerisinde fotoğraf çekimine izin
verilmiyor ve giriş ücretli. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel
anıt olarak kabul ediliyor. Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu ve Batılı
birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Tac Mahal’in mehtaplı gecelerde
aydan bile daha parlak görüldüğü söyleniyor.
Tac Mahil 1983 yılında UNESCO'nun Dünya Miras Listesine alınmış ve bugün Hindistan'ın en fazla turist çeken
bölgesi. Ancak çevresinde oluşan çarpık yapılaşma, bu tarihi yapıtın geleceğini
tehdit eder boyutta. Agra’da birçok noktasından açıkça görülebilen Tac Mahal,
Türk-İslam Mimarisinin en önemli yapıtları arasında yer alıyor.
Hindistan gezime ait ayrıntılı bilgiye http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2015/11/ozlemce-gezi-yorum-hindistan-2-bolum.html adresindeki yazımdan ulaşabilirsiniz.
Kıssadan hisseeeee :) :) Dünyanın Yedi
Harikası ile ilgili olarak kalan eksiklerimi tamamlayabilmek için en kısa
zamanda Brezilya, Peru ve Meksika’yı kapsayan bir Güney Amerika turuna çıkmam şart
oldu. Yani daha yapacak çok işim ve yazacak çok anım olacak….
Özlem ŞENOL
17.08.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder