11 Mart 2017 Cumartesi

MSC SPLENDIDA ile BATI AKDENİZ IV. Bölüm (Tunus)

Seyahatimizin bu bölümü için oldukça heyecanlıyım, çünkü bu geziye özellikle Tunus bölümü için katılmak istedim. Daha önce Afrika kıtasına 2009 yılında Mısır gezim sırasında ayak basmıştım. Bu defa Kuzey Afrika’nın bir diğer ülkesi olan Tunus’a gidiyorum. Barcelona ile Tunus arası 487 deniz mili (885 km) yol kat ederek 18 Mayıs 2010, Avrupa’dan Afrika kıtasına geçmiş oluyoruz.

Tunus şehri, aynı adı taşıyan ülkenin de başkenti. Akdeniz kıyısında yer alan bir ülkenin kuzeyi dağlık, güneydeki topraklarının tamamı ise büyük Sahra çölünde.

Tunus La Goulette limanına öğleden sonra saat 14:30’da iner inmez harika bir gösteri bizi bekliyor. Yerel kıyafetleriyle tef, davul ve darbuka çalan ufak bir orkestra eşleğinde dans eden kadınlar ve yanlarında develeri. Bu arada tarihi kıyafetleri ile Kartaca askerleri, ellerindeki eğitilmiş şahinlerle gelenleri karşılıyorlar. Bizim ufaklıkta bu renk cümbüşü içinde askerlere doğru hevesle koşuyor. Askerler de başına bir miğfer, üzerine de bir zırh giydirerek şahin ile birlikte hatıra fotoğrafı çektiriyorlar J J

Tunus La Goulette Limanındayız...

Küçük Kartaca Askeri “Ege”
Gemide Tunus için düzenlenen ekstra tur programına katılmıyor, kendi yaptığımız programı uygulamayı tercih ediyoruz. Saat 19:00’da gemide hazır olmamız gerekiyor. Limanın hemen çıkışında bir taksiciyle pazarlık yaparak 100 dolara bir araba kiralıyoruz. Öncelikle Tunus merkezinde yer alan ünlü kapalı çarşıyı gezeceğiz. Daha sonra Kartaca harabeleri ve Tunus’un ünlü sahil beldesi Sidi Bou Said’i gezmeyi planlanıyoruz. Bu arada elimizdeki rehber kitaplarda Tunus’da bayanların yalnız gezmesinin çok da güvenli olmadığı gibi bilgiler de yer alıyor. Bu nedenle biraz tereddütlüyüm.

Tunus şehrini baştanbaşa bölen çok geniş bir bulvardan gezimize başlıyoruz. 1957 yılında Fransızlardan bağımsızlığını alarak Tunus’u kuran ve ilk Cumhurbaşkanı olan Habip Burgiva’nın adının verildiği bulvarı palmiye ve çeşitli ağaçlar süslüyor. Yol kenarında masalarını dışarı çıkarmış pek çok kafeterya bulunuyor.

Tunus, Habip Burgiva Bulvarındayız
Bulvarın ortasında yayalar için ayrılmış bölümlerde yeşillendirilmiş ve çeşitli heykeller var. Bunlardan birisi de 1332-1406 yıllarında yaşamış olan sosyoloji ve iktisat biliminin öncülerinden kabul edilen ünlü İslam düşünürü ve tarihçisi İbn-i Haldun’un heykeli.

İbn-i Haldun Heykeli
Nüfusunun %99’u Müslüman ve resmi dili Arapça olan bir ülkede Burgiba Bulvarı üzerinde çok büyük ve güzel bir kilise görmek beni oldukça şaşırtıyor. 1897 yılında inşa edilmiş St. Vincent de Paul Katolik Katedrali aktif olarak çalışıyor: Hatta içine girip hızlıca birkaç kare fotoğraf çekiyorum. 

Tunus St. Vincent de Paul Katedrali
Tunus St. Vincent de Paul Katedrali
Tunus St. Vincent de Paul Katedrali
Tunus St. Vincent de Paul Katedrali
Tunus St. Vincent de Paul Katedrali



















Ardından da yolda bir kadın trafik polisini görmek şaşkınlığımı hepten arttırıyor. Bu arada bulvar üzerinde hemen yerde 1987 yılından bu yana Habip Burgiva’nın elinden aldığı Cumhurbaşkanlığını sürdüren Zeynel Abidin Bin Ali’nin posterleri de dikkatimden kaçmıyor.

Tunus Eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali
Dünya’da Türkiye’den sonra laik tek İslam ülkesi olan Tunus’ta, 2010 yılının 18 Mayıs’ında benim yürüdüğüm bu bulvarda, tam tamına 6 ay sonra 18 Aralık 2010 tarihinde Arap Baharın başladığını düşünmek, bu yazımı yazarken şu an bana çok ilginç geliyor. Malum Tunuslu bir seyyar satıcının kendini yakma girişiminden sonra ayaklanan Tunus halkı, 23 yıldır ülkeyi yöneten ve fotoğrafını çektiğim cumhurbaşkanının ülkesinden kaçmasına neden olmuştu.

Yol bizi saat kulesinin bulunduğu meydana ve Tunus Medinası’nın görkemli kapısı “Bab El Bhar” a götürüyor. Bu arada Medina şehir anlamına geliyor, bu kelime Tunus’ta eski şehir ve çarşı anlamında da kullanılıyor.

Habip Burgiva Bulvarı 
Bab El Bhar Kapısı
















Medina bizim kapalı çarşılarımıza çok benziyor. Her yerde çeşitli el sanatları, kilimler, deri ve seramik ürünleri, baharatlar, geleneksel kıyafetler yapan ufak atölyeler, biblolar, nargileler ve sayamayacağım pek çok hediyelik eşya satan dükkân. Ancak alışveriş boyunca bıkmadan usanmadan pazarlık yapmanız gerekiyor. En çok dikkatimi çeken ise çok süslü kuş kafesleri, Kartaca askerlerinin kuklaları ve Tunus’un mimarisini yansıtan kapı ve pencereli objeler oluyor. Ayrıca görünüşünün güle benzemesinden dolayı çöl gülü olarak adlandırılan ve yeraltı sularının bulunduğu yerlerde, kumun altında binlerce hatta milyonlarca yılda oluşan kayaçlar ilgimi çekiyor. Buradan bir kukla, deriden yapılmış ufak bir darbuka, kapı şeklinde seramikten yapılmış bir gece lambası ve çöl gülü almadan çıkamıyorum.
Kartaca Kuklaları
Darbukalar

Kuş Kafesi

Tunus Medinası’ndayım

Bu arada farkında olmadan alışveriş için gereğinden çok daha fazla zaman harcadığımızı fark ederek çarşıdan hızla çıkıp bizi bekleyen aracımızla Kartaca’ya geçiyoruz.

Kartaca babam için özel bir önem taşıyor, burayı çok merak ediyor. Öğrenciliğinde, Kartaca Komutanı Hannibal’in içinde filler de bulunan ordusuyla Cebelitarık boğazından İspanya’ya geçişini, Prene ve Alp Dağlarını filleriyle aşarak Roma’yı dize getirdiğine ilişkin harekâtları ve sonunda Anadolu’ya sığınıp Gebze’de öldüğüne ilişkin bilgilerin çocukken kendisini çok etkilediğini bize anlatarak Kartaca’yı mutlaka görmek istediğini söylemişti. Bu yüzden Kartaca Antik Şehrini de içine alan özel bir Tunus programı planladık.

Kartaca, Tunus şehrinin 17 km. kuzey doğusunda, güney-kuzey doğrultusunda uzanan bir burun ve körfez üzerinde yer alıyor. Burası bugün Tunus şehrinin seçkin bir semti haline gelmiş. Kartaca, MÖ 814 yılında Fenikeliler tarafından kurulmuş. Tarih boyunca Akdeniz’de Sicilya ve Tunus arasında önemli bir ticaret limanı olmuş. M.Ö. 149-146’da 3. Pön Savaşı sonunda Romalılar tarafından yağmalanarak yıkılmış.

Kartaca Harabeleri
Kartaca Harabeleri Planı

Harabeler (hamam kalıntıları, dikili taşlar, tiyatro, bazilikalar vb.)çok geniş bir alana yayılmış durumda. Kartaca, 1979 yılında UNESCO’nun Dünya Kültürel Miras listesine alınmış. Gezimizde alanın en yüksek yerleşim yeri olan Brysa’ya çıkıyoruz. Brysa, antik şehrin merkezi konumunda bir hisar. Hisardan çevredeki kalıntıların bir kısmını görüyoruz. Daha sonra Kartaca’ya giriş bölgesinde bulunan Fransa koloni döneminden kalma Snt. Loius Katedrali ve etrafındaki kalıntıları geziyoruz.

Kartaca St. Loius Katedralindeyim
Kartaca gezimizi tamamlayınca, planladığımız programı uygulayacak yeterli vaktimizin kalmadığını görüyoruz. Aracımızla Sidi Bou Saidi ancak panoramik olarak seyredebileceğimiz bir tepe üzerinde duruyoruz. Sidi Bou Said, Tunus’un 20 km kuzeyinde Kartaca’yı da içine alan turistik bir bölge. Endülüs Arapları tarafından kurulan kasabanın nüfusu 2004 yılı verilerine göre yaklaşık 5500 kişi. Tunus körfezine hâkim bir tepede kurulan kasaba Tunus’a ve sahile doğru yayılmış. Mavi kapı ve pencereli, beyaz badanalı bahçeli güzel evleri dikkati çekiyor.

Tunus Sidi Bou Said

Özellikle işlemeli mavi kapıları, begonvillerle süslü sokakları ile masal gibi bir yer. Cumhurbaşkanlığı konutu, TC Büyükelçiliği Residancesi, parlamento vb. önemli yerler ile ünlü insanlar şehrin bu seçkin bölgesinde yaşıyor. Sidi Bou Said’i uzaktan seyrederek limana doğru geri dönüş yoluna devam ediyoruz.

Gemi seyahatinin bizleri en çok zorlayan bölümü gemiye dönüşler oluyor. Geminin saatinde kalkabilmesi için tüm yolcuların verilen saatte limanda gümrük işlemlerini tamamlamış olarak gemiye binmiş olmaları gerekiyor. Bu yüzden Tunus’da geçen zamanımıza ancak bu kadar etkinliği sığdırabildik diye hayıflanıyoruz. Koşturarak limana gelip işlemlerimizi tamamlayınca herkesten önce döndüğümüzü görerek gemiye binmeden limanda biraz dinleniyoruz. Liman içindeki binalarda da Tunus’un kendine özgü mimarisi ve birbirinden güzel kapıları kullanılmış. 

La Goulette Limanı Gümrük Binası
Tunus Kapıları
Tunus Kapıları













Kalan enerjimizi yarın ki Malta gezisi için de saklamamız gerekiyor. Bu arada gezi rehberi kitaplarında yazan her şeye inanmamak gerektiğini de anlıyoruz. Tunus’ta kadınların gerek sosyal gerek ekonomik hayatta etkin olarak rol alıyorlar…


11.03.2017
Özlem ŞENOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder