04
Şubat 2016 Perşembe NAKURU-KENYA EKVATORU-ELDORET
Ekvator bölgesi için kış mevsimindeyiz. Geceler 10-15 C ̊,gündüz
sıcaklığı ise 25 C ̊civarında. Ancak henüz bu sıcaklıklara uyum
sağlayamadığımız için geceleri üşümeye devam ediyoruz. Bu nedenle saat 06:00’da
kalkmakta bir hayli zorlanıyorum. Sabah kahvaltısı hazırlama sırası da bizde. Bugün
kahvaltı için yemek ortağımla krep hazırlayarak kahvaltımızı 07:30'da tamamlıyoruz.
Kahvaltıdan sonra programımızda olmayan bir teklif getiriliyor ve bunu hepimiz memnuniyetle kabul ediyoruz. Kamp yakınındaki bir köyü ziyaret ediyoruz. Önce köyde bulunan at çiftliğinde oldukça hoş vakit geçiriyoruz.
Nakuru At Çiftliğinde |
Daha sonra köyde yünden oyuncak imalatı yapan köy kadınlarını ziyaret ediyoruz. Bu oyuncak imalatı işi köy kadınlarına ekonomik gelir sağlamak
amacıyla başlatılan “Kenana Knit” isimli sosyo-ekonomik içerikli bir proje. Bu
proje sayesinde ekonomik anlamda sıkıntı çeken, sağlık problemi olan kadınlar
güçlendirilerek bir iş sahibi olmaları sağlanıyor.
Kenana Knit Kadınları |
Organik yünler, kırmızı
lahana, kırmızı havuç, çeşitli yeşil sebze ve köklerden elde edilen kök boyalarla
boyanıyor. Daha sonra boyanan bu iplerle çeşitli oyuncak hayvanlar(panda,
aslan, baykuş, horoz, maymun, flamingo vb.) örülüyor. Bu proje ile kırsal
alanda yaşayan kadınlar sadece saat 09:00-17:00 arasında çalışabilecekleri bir
iş sahibi olmuyorlar, ellerine sadece para verilmiyor. Kadınlara ilmek ilmek umut
aşılanarak, ayakta kalma ve yaşama şansı veriliyor. Yani bu umudun ve
güçlenmenin hikayesi…
Kenana Knit Oyuncakları |
Kenana Knit Oyuncaklarıyla |
Köy ziyaretimiz yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Daha sonra, Nakuru’dan Eldoret’e yani Kenya’daki son kamp sahamıza doğru çıkıyoruz. 4-5 saatlik yolumuz var ve yolda akşam yemeğimiz için alışveriş yapmak üzere duruyoruz. Kenya’da alışveriş için kullandığımız Nakumat Alışveriş Merkezi zincirlerinden birisine giriyoruz. Kendime üzerinde çok şık bir zürafa deseni yer alan tişört ile yine zürafa ve çita desenli servis örtüleri alıyorum. Yola çıktıktan sonra 13:45 gibi yolda aniden duruyoruz. Mola verdiğimizi zannediyorum, tırdan inmekte oyalanıyorum. Ancak sonradan fark ediyorum ki Ekvator çizgisine gelmişiz yani 0 ̊ paraleli üzerindeyiz. Dünya’nın kuzey yarım küresinden, güney yarım küresine geçiş yapıyoruz. Daha önce ekvator çizgisine ait fotoğraflar görmüştüm ancak burası olmadığını fark ediyorum. Gördüğüm fotoğrafların Uganda ekvatoruna ait olduğunu ve oradan geçiş yapacağımızı da söylüyorlar.
Kenya'da Ekvator Çizgisi |
Bu şekilde 40.076,4 km uzunluğundaki ekvator çizgisinin Afrika kıtasında 6 ülkeden (Gabon, Kongo, Demokratik
Kongo, Uganda, Kenya, Somali); Asya kıtasında 2 ülkeden (Maldivler, Endonezya);
Amerika kıtasında ise 3 ülkeden (Ekvador, Kolombiya, Brezilya) olmak üzere dünyada
toplam 11 ülkeden geçtiğini yaşayarak öğreniyorum.
Saat 16:00 gibi “Eldoret” kampımıza ulaşıyoruz. Kampımız çok ilginç bir
yer. Yem yeşil her çeşit ağacın yer aldığı eğimli bir arazide içinde kurulmuş
ve kamp sahası içinde kullanılan yollar taşla örülmüş. Yollarda kimi yerde
bitki tünelleri var. Güneş, ağaçlardan kampın içine zor giriyor. Otelin eğimli
bölümünü indikten sonra düzlük alanında inşa edilmiş masmavi bir havuz ve etrafında
eğlenen gençleri görüyoruz. Ancak dün Nakuru’da giremediğimiz havuzla kıyaslayınca
içimizden çok da girmek gelmiyor. Çadır deneyimimizin ilk 3 gün biraz ağır
geldiği için burada hep birlikte oda tutmaya karar veriyoruz. Kişi başı 20
dolar ödeyerek ahşaptan odalarımızı ayarlıyoruz. Odalara geçmeden otelin
hediyelik eşya bölümünden Masai battaniyelerimizi alarak soğuk için önlemimizi
de alıyoruz :)
Odalarımızın önündeki ahşap balkonda hemen kahvemizi yaparak koyu bir sohbete başlıyoruz. Havuz kimsenin umurunda değil açıkçası. Odalar, Antalya-Olympos’taki Kadir’in Ahşap Evlerini anımsatıyor. Bu arada sıcak suyu da bulunca hemen çamaşırlarımızı yıkamaya karar veriyoruz. Saat 19:30 gibi akşam yemeğimiz yedikten sonra balkon sohbetine devam ediyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde diğer grup arkadaşlarımızın kahkahalarına doğru yürümeye başlıyoruz. 2 İngiliz kız arkadaşımız ile 2 Kenyalı Oasis takımı bilardo oynuyorlar ve kızlar galip oluyor :) Bizde etrafta ahşaptan yapılmış fil ve aslan heykelleri arasında, ortada yanan yuvarlak şöminenin karşısında, Masai battaniyeleri ile döşenmiş koltuklarda iki gündür üşüyen bedenimizi ısıtmanın getirdiği uyuşuklukla odamızın yolunu tutuyoruz…
05
Şubat 2016 Cuma ELDORET-KENYA-UGANDA SINIRI-JİNJA
Seyahate çıktığımızdan beri ilk kez çadır yerine otelde kaldığımız için
oldukça konforlu bir şekilde uyudum ve saat 06:00’da kendiliğimden uyandım.
Sabah kahvemi balkonda keyifle içerek, gündüz gözüyle göremediğim bahçeyi gezerek,
gece sesini uzaktan duyduğum nehir kıyısına iniyorum. Muz ağaçlarının altında ve
otelin giriş kapısı ve kafeteryası önünde fotoğraflar çekiyorum. Daha sonra
07:30’da kahvaltı yapmak üzere arkadaşlarla buluşuyor ve hemen arkasından yola
çıkıyoruz.
Eldoret Kampında |
Eldoret Kampında |
Kenya-Uganda Malaba Sınır Kapısında |
Uganda'nın Jinya şehrine ulaşmamız ise saat 18:30’u buluyor. Yolda
Viktorya gölünü uzaktan görmeye başlıyoruz. Jinja’da kampımıza girmeden hemen
önce para bozduruyoruz. Uganda paraları çok eski ve pis gözüküyor. 50 dolar
yaklaşık 165.000 Uganda Şilini. Yani 1 dolar yaklaşık 3300 Uganda Şilini.
Viktorya Gölü, Beyaz Nil nehrinin doğduğu yer. Kampımızın adı “Nile
River Explorer”. Kamp sahası hemen göl kıyısında, kampçıların tercih ettiği oldukça
kalabalık bir mekan. Hemen çadırlarımızı kuruyoruz. Artık çadır kurmakta da
ustalaştık. Çadır kurma işleminin arkasından akşam yemeği hazırlıkları
başlıyor. Türk arkadaşlarımın yemek yapma sırası, benim ise tır temizleme
günüm. Harika bir türlü ve yanında pilav yapıyorlar ve hep birlikte
parmaklarımızı yiyoruz. Yemek konusunda hiç sıkıntımız yok ama Türk yemeklerini
özlemişiz sanırım. Ne çabuk 1 hafta geçti diyoruz ama dolu dolu…
Yemekten sonra Dan yarınki programımız hakkında planlama yaparak katılabileceğimiz
etkinlikleri anlatıyor. Bunlardan en önemlisi tabi ki göl çıkışında Beyaz
Nil’de rafting yapmak. Rafting dışında kano ile yapılan rafting, Viktorya
gölünde balık safarisi, atla safari, dağ bisikleti, ATV turu, kürekçilik, jet
botla gölde gezi, tekneyle gün batışı turu gibi sayısız etkinlik yapmanız
mümkün. Rafting yapmanın ücreti 125, tekneyle gün batımı türü ise 45 dolar. Dan
daha sonra da, Uganda ve Viktorya gölü hakkında bilgiler aktarıyor.
Uganda hakkında genel bilgileri http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com/2016/03/uganda-kampaladaki-gecekondu-slum.html
adresindeki yazımdan okuyabilirsiniz.
VİKTORYA GÖLÜ
Afrika'nın doğusunda Tanzanya, Uganda ve Kenya topraklarında bulunan
Dünya'nın en büyük ikinci tatlı su gölü. Afrika'nın ise en büyük gölü. Büyük
bölümü Tanzanya ve Uganda'da kalıyor, küçük bir bölümü ise Kenya'da. Göl, Nil
Nehrinin başlıca su kaynağını oluşturmakta.
Toplam 68.422 km²'lik bir alanı kaplayan göl, dünyadaki tatlı su gölleri
arasında Kuzey Amerika'daki Superior Gölü'nden sonra ikinci sırada yer alıyor. Gölün kuzey-güney
doğrultusunda uzunluğu 337 km, en geniş yeri ise 240 km. Gölün su toplama alanı
ise 238.900 km².
Suları, Batı ve Doğu Rift vadileri arasında uzanan büyük platonun
ortasındaki sığ bir çukuru doldurmakta. Gölde 200'den fazla balık türü var ve ekonomik
açıdan en önemlisi Tilapia.
Gölün güneybatı kıyısında 90 m’ye varan
uçurumlar yükselmekte. Bu uçurumlar batı kıyısında yerini Kagera Irmağının deltasını oluşturan, papirüs ve bölgeye
özgü dikenli ağaçlarla kaplı bataklıklara bırakmakta. Derin
girintilerle oyulmuş kuzey kıyısı ise düz ve çıplak. Kuzeydoğu kıyısında
ortalama 25 km genişliğinde bir koy 64 km kadar Kenya içlerine doğru sokulmaktadır.
Uganda'nın Kampala ve Entebbe kentleri gölün kuzey kıyısında kurulu. Gölün
güneydoğu köşesinde Speke, güneybatı köşesinde ise Emin Paşa körfezleri yer alıyor.
Göldeki sayısız adanın en büyüğü Speke körfezinin kuzeyindeki Ukerewe adası. Kuzeybatı köşesinde ise 62 adayla Sese Adaları
yer almakta.
Gölü besleyen ırmakların en büyüğü
ve en önemlisi olan Kagera. Ayrıca, Kagera'nın kuzeyinde yer alan Katonga ırmağı da göle önemli miktarda su taşımakta. Gölün
tek çıkışı ise kuzey kıyısındaki Viktorya Nili yani Beyaz Nil.
Nil'in kaynağını arayan Avrupalılar
tarafından göl 1858 yılında keşfediliyor
ve daha önce Araplarca "Ukereve" olarak isimlendirilen göle İngiltere
kraliçesinin onuruna Viktorya adı veriliyor. Gölün ayrıntılı araştırması ise 1901yılında gerçekleştiriliyor. Gölün Nil nehrine açılan bölümü
"Ripon Falls" olarak adlandırımakta. Mart 1964 tarihinde ise Nil
nehrinin bir diğer kaynağı olan göl keşfediliyor. Bu göle de Prenses Victoria’nın
ölen eşi "Albert"in adı veriliyor.
06
Şubat 2016 Cumartesi BEYAZ NİL'DE RAFTİNG
Sabah kahvaltısından sonra saat 10:00’da şoförümüz bizi alarak Nil
Nehri kıyısında rafting yapılan ve “Dead
Point-Ölüm Noktası” olarak adlandırılan yere götürmek üzere geliyor. Diğer
grup üyelerinin bazıları bugün kampta kalıyor, bazıları ise ATV ile gezinti
yapacaklar. Benim aklım rafting yapmakta kalsa da, grup olarak fotoğraf çekmeyi
tercih ediyoruz. Nil’in bu bölümünde 3-5 zorluk derecesine göre birçok parkur
mevcut. Yolculuğumuzda bizi bekleyen daha birçok maceramız olacağı için, riske
girmekten çekiniyorum açıkçası.
Şoförümüz ile ufak bir anlaşmazlık yaşıyoruz ama bizi istediğimiz
noktaya götürüyor. Daha önce rahatça girilen bu alan şimdi milli park kapsamına
alınmasından ötürü ücretli hale gelmiş. Kişi başı 15 dolar vererek alana
giriyoruz. Araba içinde kişi başı 7,5 dolardan toplam 30 dolar ödüyoruz.
Rafting yapanların başlangıç noktasından bulunduğumuz yere gelmeleri
oldukça uzun sürüyor. Hava çok güzel ama sıtma için aldığımız ilaçların güneş ile tepkimeye girmesinin de etkisiyle o kadar çok yanıyoruz ki …
Saat 12:30’a doğru önce kılavuz botlar, sonra kanocular, arkasından
sadece can yelekleri ile Nil’de adeta şov yapan cesur Ugandalı gençler gözüküyor.
Bize de can yelekleriyle suya girmemiz konusunda ısrarda bulunuyorlar. Biz
rafting botuna bile binmeye cesaret edemezken, bu anlamsız ısrarlarına sadece
gülüp geçiyoruz. Ve nihayet beklediğimiz
botlar sırasıyla gelmeye başladılar. Hızla çağlayarak akan nehirde rafting
yapanların fotoğraflarını çekerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyoruz.
Beyaz Nil'de |
Beyaz Nil'de Kanocular |
Beyaz Nil'de Raftingciler |
Beyaz Nil'de Raftingciler |
Bu arada raftingcileri beklediğimiz bölgede yaşayan yerli halk ile de sohbet ederek güzel fotoğraf kareleri çıkarıyoruz. Dans edercesine birbirine kafa tutan erkek keçileri de ilk defa burada görüyorum.
Beyaz Nil'de Balıkçı |
Rafting alanından saat 14:00’e doğru Jinja kampımıza geri dönüyoruz.
Dün anlaştığımız üzere bizim için özel bir köy turunu istediğimiz saatte
düzenleyecekler. Bu turun ücreti ise 7 dolar. Hava sıcak olduğu için biraz
güneşin etkisini azalmasını bekliyoruz. Bu arada ben bir çılgınlık yaparak
kampımızın kıyısındaki dik merdivenlerden inerek Viktorya gölünde yüzmeye
iniyorum. Yanmış cildime gölün ılık suyu ilaç gibi geliyor. Saat 17:00 gibi
diğer rehberimiz gelerek bizi kamp sahamızın hemen yakınındaki köye yürüyerek götürüyor.
Yola çıkarken çocuklar için yanımıza bir miktar şeker ve kalem almayı da ihmal
etmiyoruz. Köy gezimiz neşe içinde geçiyor. Çocuklar anında peşimize
düşüyorlar. Köy okulunu ve yaşlıları da ziyaret etmeyi ihmal etmiyoruz. Çocuklarla birlikte şarkılar söylüyoruz.
Çocukların hepsi o kadar güzel ki… Hangisinin fotoğrafını çekeceğimizi
şaşırıyoruz. Çektiğimiz fotoğrafları onlara gösterince, bu defa beni de çek,
beni de çek sırası başlıyor :) 1,5 saatlik gezimizden çok mutlu ve çok güzel fotoğraflarla dönüyoruz.
Jinja Köyü Çocukları |
Jinja Köyünde |
Jinja Köyü Çocukları |
Ancak bu güzel gün saat 19:00’da kampa dönüşümüz ile bitmiyor. Önce
güneş doğuşunu seyretmeye gelmiş eşsiz güzellikteki renklere bezenmiş kertenkele
ve arkasından da Viktorya gölünde kızıla çalan güneşin, güne vedası… Daha ne
olsun…
Viktorya Gölünde Güne Veda |
7
Şubat 2016 Pazar JİNJA-KAMPALA
Sabah 07:30’da uyanıyoruz. Hemen kahvelerimizi içiyoruz ve grup kararı
ile kampımızın ön kapısında yer alan ufak büfelerde hazırlanan Çapati ile
kahvaltı yapmaya karar veriyoruz. Birçok çapati çeşidi var. Ben domates, soğan,
yumurta ile hazırlananı tercih ediyorum. Yağda kızartılan ve omlete benzeyen çapati
gerçekten çok lezzetli…
Jinja Kampında Kahvaltı |
Kamptan dışarı çıkmışız başka alışveriş yapmasak olur mu?. Hemen
yandaki dükkandan 2 adet altı deri, üzeri boncuklarla süslenmiş terliği
pazarlık yaparak 50.000 Uganda Şilini'ne alıyorum. Kahvaltımızı bitirmek üzere
kamp alanına giriyoruz. Saat 09:00’da Uganda'nın başkenti Kampala’ya doğru yola
çıkıyoruz.
Kampala’ya ulaşmamız saat 12:00’yi buluyor. Önce şehrin dışındaki bir
pazardan akşam yemeği için gerekli malzemelerin bir kısmını temin etmek üzere
duruyoruz. Pazarın içine girmek istiyorum ancak bir kenar mahalle pazarı olan
yer temizlik açısından beni bile zorluyor. Tıra geri binerek yoldan gelip geçenleri
seyrediyorum.
Yolda her yerde 2016-2021 yılları için yapılacak yerel seçimler için
adayları gösteren afişler ile çok sayıdaki yatak ve oturma grubu yapan mobilya
atölyeleri dikkatimi çekiyor. Bu kadar kirli bir ortamın içinde kadınlar o
kadar o kadar güzel ve birbirine uyumlu renklerde giyiniyorlar ve saçları o
kadar değişik modellerde örülü ki, yoldan geçenleri seyretmeye doyamıyorsunuz…
Kampala Sokakları |
Kampala'da Pazar Yeri |
Kampala'da Tuğlacılar |
Doğrudan kamp sahamıza gidiyoruz. Kampımızın adı “Red Chilii”. Kampta
yine çok güzel bir havuzumuz var. Çadırlarımızı hemen kurarak havuz kenarında
soğuk içeceklerimizle keyif yapmaya başlıyoruz. Kampın güzelde bir otel bölümü
var ancak bahçe de çok güzel, hava da… Bu sefer tercihimiz çadırdan yana…
Red Chilii Kamp Alanı |
Uganda Yerel Tabloları |
Red Chilii Kamp Alanı |
Bu akşam ki yemeğimiz ise oldukça şaşırtıcı. İngiliz arkadaşlarımız şiş
kebap hazırlamışlar :))
08
Şubat 2016 Pazartesi GECE
KONDU (SLUM) BÖLGESİ ZİYARETİ
Bugünkü programımızda Kampala’da yer alan gecekondu (Slum) bölgesi ziyareti
var. Bu bölüme ilişkin ayrıntılı yazımı http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2016/03/uganda-kampaladaki-gecekondu-slum.html
adresinden okuyabilirsiniz.
Sevgiyle Kalın
Özlem ŞENOL
13.04.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder