31 Aralık 2015 Perşembe

Kazan- Kepçe Ailesi Mısır'da...

Gezmek benim için vazgeçilmez bir tutku. Neden bu kadar geziyorsun, nasıl bu kadar gezebiliyorsun diye soruyor arkadaş ve dostlarım. Seviyorum, yeni yerler, yeni insanlar, yeni kültürler, farklı tatlar ve merak duygusu heyecan veriyor ve de yaşam enerjimi körüklüyor. Düşünüyorum da neden ben böyleyim ???? Ama bir bakıyorum biz ailecek böyleyiz. Abim cok gezer cok okur, annem de çok sever gezmeyi. Hatta rahmetli anneannem de gezme lafını duyunca hepimizden önce hazırlanır kapıya çıkardı… Sanırım bu bir hastalık veya genetik bir şey ama bana bulaşması sanırım sevgili babamdan.

Çocukluğumuzda 5-6 yaşlarından itibaren o zamanki arabamız 1974 model Anadol ile Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna her sene ailecek gitmediğimiz yer kalmamıştır. Yol boyunca birlikte söylediğimiz şarkılar, yol üstü pikniklerimiz ve güzel bulduğumuz ağaçlık bir alan veya bir su kenarında durup verilen çay kahve molaları…. Evet evet diyorum ki bu güzel tutku bana babamdan bulaştı… Her gittiği yere bizi de götürmek isteği, her tattığı yeni lezzeti bizim de tatmak istemesi. Hala da böyledir. Benim gezme ve gezdiğim yerleri yazmaya çalışma tutkumda bundan sanırım. Beğendiğim şeyleri sevdiklerimle paylaşmak. Mutlulukta böyle değil midir, sevdiklerinizle paylaşınca çoğalmaz mı?.

Babam yazılarımı okumaya başlayınca çok beğendi ve mutlu oldu. Yüksek lisans ve doktora eğitimimi tamamladıktan sonra bana hep kızar “tembellik yapıyorsun, yaz bir şeyler” diye. 20 yıllık meslek hayatım boyunca bilimsel araştırma ve rutin resmi yazışmalar yapmaktan açıkçası içimden hiç yazı yazmak gelmiyordu. Sevgili babacığım 74 yaşında mesleki alanda makaleler ve kitaplar yazmaya başlayınca ben bu kadar beklememeliyim diye karar verdim. Öncelikle ne yapmaktan hoşlanıyorsam bunu yazmalıyım diye işe başladım. Bakalım bu şekilde nerelere gideceğim…


Bir akşam babama yazdıklarımı okutuyordum ki bana neden şurayı da yazmıyorsun burayı da yazmıyorsun demeye başladı. Bende gel birlikte bir seyahatimiz yazalım o zaman dedim. En etkilendiğimiz yer neresi diye düşünürken 2009 yılının Kurban bayramında 26-30 Kasım 2009 tarihleri arasında Mısır’a yaptığımız seyahati yazmaya başladık. Bu sefer yazımın başlığı da  Kazan-Kepçe ailesi Mısır’da J olsun istedim…

Kazan-Kepçe ailesi Mısır'da
En küçüğümüz 6, en büyüğümüz 72 yaşında 6 kişilik “çekirdek” bir aileyiz biz. Babam, annem, abim, eşi, ufak Ege’miz ve ben. Hepimizin kendine özgü bir hayat penceresi var. Bu yazımda ortak penceremizden Mısır’ı anlatacağız… Umarım sizde zevk alırsınız… Sevdiklerinizle birlikte gezmenin tadını çıkararak mutlu anılarla dönmeniz dileğiyle..

Mısır 
Resmi adıyla “Mısır Arap Cumhuriyeti” cumhuriyet ile yönetilen bir Arap ülkesidir. Halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan oluşur.

Kuzey Afrika’da yer alan ve Akdeniz ile Kızıldenize kıyısı bulunan Mısır'ın, batısında Libya, güneyinde Sudan yer almaktadır. Mısır topraklarının Asya kıtasında yer alan Sina Yarımadası bölümünde ise Filistin ve İsrail ile komşudur. Başkenti Kahire'dir. Ülkenin yüz ölçümü 1.010.000 km2’dir. Mısır'dan geçen Nil Nehri, sularını Akdeniz'e boşaltmaktadır.

Mısır Haritası
Mısır, Kuzey Afrika'nın nüfusu en fazla olan ülkesidir. 2015 yılı nüfusu yaklaşık 88,5 milyondur. Nüfusun büyük bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir.

Mısır’da resmi dil, Mısırca ve Arapçadır. Etnik grup olarak ülkenin %81,9’u Mısırlı Arap, %18’i Kıpti, %0,1’i ise Yunandır.

Para birimi Mısır Lirası’dır (LE). 100 Euro (€) yaklaşık 855 Mısır Lirasıdır. 1 TL, 2,68 LE’dir.

Mısır'ın yaklaşık 7.000 yıllık bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten bu yana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun vilayeti olan Mısır, 1922 yılında bağımsızlaşmış, 1953 yılında cumhuriyet ilan edilmiştir. Arap Baharının etkisiyle 2011 yılında gerçekleşen devrimle 32 yıl Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek istifa ederek ülkede demokrasiye geçiş süreci başlamıştır. Ancak bu süreç, 3 Temmuz 2013'te seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbe ile görevden alınmasıyla kesintiye uğramıştır. Şu an eski Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Aldulfettah El Sisi Mısır’ın cumhurbaşkanıdır.

Mısır seyahatimiz için haftalar öncesinden uçak ve otel rezervasyonlarımızı yaptırdık. 26 Kasım 2009 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanından saat 17:30’da Air Cairo havayolu ile Mısır’ın Sharm El Sheik şehrine uçuyoruz. Uçuşumuz yaklaşık 2 saat 15 dakika sürüyor. Türkiye ve Mısır arasında saat farkı bulunmuyor. Uluslararası Sharm El Sheik Havaalanı şehir merkezine 12 km kadar uzaklıkta.

Tatil köylerinin yoğun olarak yer aldığı bölgede, Shores Amphoras adındaki otelimize ulaşıyoruz. İkişer katlı villa tarzındaki binaların alt katında yer alan apart dairemize yerleşiyoruz. Tüm odalar ortadaki büyük bahçeye bakıyor ve bahçenin ucu deniz kıyısına kadar uzanıyor. Bahçede şirin çeşmeler, süs havuzları, yüzme havuzları, çocuk bahçeleri var ve süslü perdelerle kameriyeler dekore edilmiş. Bahçedeki balıkçıl kuşlar insanlardan ürkmeden geziniyorlar. 
Shores Amphoras
Otelimizin Akabe körfezi kıyısında uzunca bir iskelesi var. Denize girerken hemen bir sıra mercan resifi yer alıyor ve çıplak gözle çok rahat tropik balıkları seyredebiliyorsunuz. Ayrıca körfezin hemen karşı kıyısında Suudi Arabistan topraklarını net şekilde görebiliyorsunuz.

Akabe Körfezi Kıyısı
Sharm El Sheik
“Şeyhin Koyu” anlamına gelen şehir, Mısırın bir numaralı tatil ve turizm merkezi. Sina yarımadasında, Sina dağının tam güney ucunda, Kızıldenizin kıyısında yer alıyor. Adeta çöl içinde bir vaha…

Sharm El Sheik küçük bir köy iken İsrail işgali sırasında ağaçlandırılmış ve turistik bir bölge haline getirilmiş. 1979 yılında imzalanan Camp David Anlaşması ile Mısır’a geri verilmiş. Şehir 1980 yılından sonra gelişmeye başlamış. Dünyanın en ünlü konaklama zincirlerinin 5 yıldızlı otelleri Sharm El Sheik’de hizmet veriyor.

Turistlerin büyük bir bölümü scuba dalışları için Sharm El Sheik’i tercih ediyorlar. Şehirde su sporları ile ilgili pek çok merkez mevcut. Dört mevsim deniz, kum, güneş her ayı denize girilebiliyor. Hava sıcak ancak nem oranı düşük. Kasım ayının son günleri olması sebebiyle sıcağı özlemişiz ve hiç rahatsızlık duymuyoruz.

Şehrin her yanında hediyelik eşya dükkanları, kaliteli restoran ve kafeler var. Yol kenarındaki kahvelerde yer minderlerine oturup yastıklara dayanarak kahve, Türk usulü nargile içip keyif yapılabiliyor. Gece hayatı ise gece kulüplerinde son derece hareketli ve renkli. Akşamları düzenlenen eğlenceler sırasında yerel müzik aletleriyle çalınan müzik eşliğinde pervane gibi dönerek dans eden rengârenk etekli erkekleri her yerde görebilirisiniz.

Sharm El Sheik sokaklarında Türk olduğunuz anlaşıldığı andan itibaren çevrenizdeki satıcılar hemen merhaba, İstanbul diye seslenmeye başlıyorlar. Ancak daha ilginç olan ise satıcıların “şaş şaş Hasan Şaş” diye seslenmeleri ve arkasından dakikalarca süren muhabbet sonucu gelen pazarlık… Taksi ücretleri dahil her türlü alışverişte dikkatli olmak ve sıkı pazarlık yapmak gerekiyor.

Cam Tekne ile Tur
Seyahatimizin ilk günü cam tabanlı tekne ile Naama Bay turuna çıkıyoruz. Merek ve heyecan içindeyiz çünkü ilk defa cam tabanlı bir tekne ile gezinti yapacağız. Yaklaşık 2 saat süren turun fiyatı 20 €. Kıyıdan plastik dubalardan oluşturulmuş bir iskele yardımıyla tekneye biliyoruz. Teknemiz 2 katlı ve teknenin üstü kapalı olan 1. katından içine girerek kenarlara yerleşiyoruz. Teknenin ortası, üstü cam ile kapalı bir havuz şeklinde.


























Teknenin hareket etmesiyle birlikte Kızıldenizin su altı zenginliğine şahit oluyoruz. Görebildiklerimiz arasında irili ufaklı süngerler, mercan kayalıkları ve Kızıldeniz’e has birçok renkli tropik balık var. Bu arada su altı koruma altına alındığı, sadece izin verilen bölgelerde dalış yapılabildiği ve mercan resif bölgelerinin tahrip edilmesini önlemek için ağır para cezalarının söz konusu olduğunu öğreniyoruz. Teknemiz Naama Bay’da eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in çok lüks yazlık villasının karşısından geçiyor. Tekneden kıyı seyrettiğinizde hayrete düşüyorsunuz. Tek veya iki katlı beyaz binalar, son derece kurak bir alanda yayılarak palmiye ağaçları ile yeşillendirilmiş iken, turkuaz renkteki denizin içi inanılmaz şekilde rengarenk. Sanki dünya tersine dönmüş. Gözlükle dalış yapmanıza gerek kalmadan her türlü canlıyı rahatça görebiliyorsunuz…..

Naama Bay
ATV ile Çölde Safari
Sharm El Sheik’de deniz ile ilgili etkinlikleri dışında Sina çölünde ATV ile safari de yapabilirsiniz. Cam tekne gezisinden döndükten sonra Sharm El Sheik’de biraz alışveriş yapıyoruz. Bu sırada önünden geçmekte olduğumuz bir turizm acentesinde ATV çöl safarisi reklamları dikkatimiz çekiyor. Benzer tur reklamlarını otelimizde de gördüğümüz için girip soruyoruz. 16 € karşılığında 2 saatlik çölde ATV safarisi fikri çok hoşumuza gidiyor. Oteldeki fiyatlar ise nerdeyse bunun 2 katı (50 €) idi. Hemen tura katılmaya karar veriyoruz. Akşamüstü acentenin önünde buluşarak yüzlerce ATV motorun bulunduğu şehir dışındaki bir alana minibüsler ile götürülüyoruz. 

Sina Çölünde ATV Gezisi
Sina Çölünde Deve Gezisi














Grubumuz yaklaşık 15 kişi ve grupta Türklerin yanı sıra Rus turistlerde var. Gezi çıkış noktasında yer alan barakaların önünde puşi ve güneş gözlüğü satmaya başladılar. Ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Çölde safari yapacağımız için yüzümüzü, gözlerimizi ve saçlarımızı tozdan korumak için örtünmemiz gerektiği söyleniyor. Ağzımızı ve kafamızı Mısır tarzı örttükten sonra, güneş gözlüklerimi de takarak ATV safarimiz başlıyor. Tek bir sıra halinde yola çıkıyoruz. Sıra başında grup liderimiz yanımızda da safari yolculuğumuz açık bir kamyonet üzerinde baştan sona filme kaydeden başka bir ekip var. Önce şehirlerarası karayoluna çıkıyoruz. ATV ile gezmek ayrı bir keyifmiş ancak birbirimizi sollama yapmamıza ve sırayı bozmamamıza büyük özen gösteriliyor. Karayolu sürüşümüzü yolun en sağından çok düzenli bir şekilde sürdürüyoruz. Daha sonra karayolundaki trafik durdurularak emniyetli bir şeklide yolun soluna geçişimiz sağlanıyor. Uçsuz bucaksız gibi gözüken bir araziye giriyoruz. Ben çöl dendiği için ister istemez sarı kumlarla kaplı bir alan bekliyorum ancak burası oldukça farklı. Kızıl renkli toprakların bulunduğu çok kıraç bir alan. Güneş te yavaş yavaş batmaya başlıyor. Güneşin batışıyla birlikte içinde bulunduğumuz alan daha da kızarmaya başlıyor ve enfes bir manzara oluşuyor. Bir süre bu manzara eşliğinde yolumuza devam ettikten sonra hava hepten kararınca motorlarımızın farlarını açıyoruz. Kayalık bir alana yaklaşmaya başlıyoruz. Rehberimiz buranın adının “yankı vadisi” olduğunu söylüyor ve kayalıklara yaklaşınca kısa bir mola veriyoruz. Gruptan yüksek sesle bağırmaları isteniyor. Herkes o anda aklına ne gelirse sırayla bağırmaya başlıyor ve kendi sesimizin ekosunu dinliyoruz. Çölün ortasında ilginç bir an. Aş ışığı altında kayalıklarda fotoğraf çekiminden sonra yola devam ediyoruz. Bu arada hafif esen rüzgar altında hafif bir yağmur başlıyor. Rehberimiz buralara çok az yağmur yağdığından bahsediyor ve bizler içimizden çölde yağmur yağdırdık diye geçiriyoruz. Yolumuz bizi bir bedevi çadırına götürüyor. Yağmurda hemen çadırların altına giriyoruz. 
Sina Çölünde Bedevi Çadırında

Bedeviler üzerlerinde beyaz entarileri ile ellerinde sıcak, şekerli ve naneli çaya benzer bir içecekle bizleri karşılaşıyorlar. İçmek isteyenlere ücreti karşılığında soğuk içecekler de mevcut. Çadırın önündeki ufak bir tezgâhta ise el yapımı kolye, bilezik vb. takılar satılıyor. Benim dikkatimi ilginç bir peçe çekiyor ve denemeye karar veriyorum, bu anı da hemen fotoğraflıyorum J

Bedevi Güzeli 

Karanlığını içinden gelen bir çan sesiyle birlikte bir deve karşımıza çıkıyor. Binmek isteyenleri sırasıyla deveye bindirerek tur attırıyorlar. Bizde Ege’yi deveye bindiriyoruz. Başta biraz korkmasına rağmen deve üstünde gezinirken bize gülücük atmaya el sallamaya başlıyor. Gezintisini bitirdikten sonra devenin başını sevmeyi de ihmal etmiyor.












Yağmurun hafiflemesi ve dinlenmemizle birlikte geri dönüş yoluna çıkıyoruz. ATV safarisi o kadar hoşumuza gidiyor ki başka bir gün vaktimiz kalırsa bunu ikinci bir defa tekrarlamak istiyoruz. Ertesi gün akşamı bunu da gerçekleştiriyoruz…..Alandan ayrılırken yolculuğumuz boyunca çekim yapılarak kaydedilen DVD filmimizle birlikte…DVD’ler tabi ki bedava değil 15 € ödemeniz gerekiyor.

Ras Muhammed Milli Parkı
Seyahatimizin ikinci gününde Ras Muhammed Milli Parkına gitmeye karar veriyoruz. Milli Park deyince sanmayın ki bizdeki gibi ormanlarla kaplı yeşil bir alan. Ras Muhammed Milli Parkı, ekolojik anlamda çok zengin, ünlü bir su altı milli parkı J Sharm El Sheik marinasından Ras Muhammed Milli Parkına giden yemekli tekne turlarından birine katılıyoruz. Turun ücreti 45 €. 

Ras Muhammed Milli Parkı

Tam gün süren bu turda 2 ayrı noktada durarak şnorkel ile denizaltı güzelliklerini gözlemlememek ve yüzme imkanı buluyoruz. Bu arada Sharm El Sheik’den aldığımız su altı tek çekimlik fotoğraf makinamızı da deneme fırsatı buluyoruz. Öğleden sonra hafif bir rüzgârla birlikte teknemizde sallanmaya başlıyor. Şimdiye kadar hiç deniz tutması yaşamadım, bir şey olacağı zannetmiyorum. Ancak teknedeki mazot kokusunun sallanmayla birleşmesi sonucunda ailecek hepimizi deniz tutuyor. Kendimizi karaya nasıl attığımızı bilemiyoruz… Tekneden inerken o günün anısına hazırlanan porselen tabakların üstüne aktarılmış fotoğraflarımızı almayı unutmuyoruz. Halen bakar bakar gülerim…



Ras Muhammed Su Altı Milli Parkı














Sharm El Sheik-Kahire Yolculuğu
Mısır’a kadar gelip te Kahire’yi ve Gize/Giza piramitlerini ziyaret etmeden dönülür mü?? Otelde satılan turları incelediğimizde 505 km’lik mesafenin otobüsle 7-8 saatte gidildiğini ve ücretinin 80 € olduğunu gördük. Yol uzun, zaman kısıtlı, bu yüzden gece yola çıkmak gerekiyor. Bir gün önce teknede ailecek döküldük, ekip bunu zor kaldırır. Ama aklımız hala piramitlerde. Abim ve ben aynı anda Sharm El Sheik’in merkezinde birkaç turizm acentesine girip çıkıyoruz. Uçakla Kahire sadece 45 dakika ve ücreti 100 Euro. Bu fiyata Kahire’de gün boyunca otobüslerle yapılacak olan ulaşımlar da dahil. Program kapsamında çok ünlü Mısır Müzesini ziyaret, Nil nehrinde tekne gezisi ve öğle yemeği, arkasından papirüs enstitüsü ziyareti, Gize piramitleri ile Sfenks gezisi, arkasından da kapalı çarşı ve parfümcüler çarşısı ziyareti var. Akşam saat 20:00 uçağı ile de Sharm El Sheik’e geri dönülüyor. Bu fırsat hiç kaçar mı, tam aradığımız şey, hemen yerlerimizi ayırtıyoruz…

Seyahatimizin 3. günün sabahı erkenden havaalanına gidiyoruz ve 45 dakikalık seyahatimizin sonunda işte Kahire’deyiz… Otobüsümüz bizi uçaktan iner inmez karşılıyor.

Mısır’ın başkenti Kahire Arap dünyası ve Afrika’nın en büyük başkenti. Kahire, şehir merkezinde 7.9 milyon, banliyöleriyle birlikte toplam 20 milyona yakın bir nüfusa sahip. 1300 yılı aşkın süredir aynı alanda, aynı adla yer alan Kahire, Doğu ve Batı'nın, eski ile yeninin gelişigüzel bir bileşimini yansıtmaktadır. Şehrin ismi Mısırlılar tarafından çoğu kez ülkenin ismi olan Arapça Misru, Mısır Arapçası “Masr” olarak adlandırılmaktadır.

Kahire barındırdığı birçok üniversite, yüksekokul, tiyatro, müze ve tarihi eserleriyle ülkenin atardamarı konumunda. Eski Kahire, 1979 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta. Kahire; Mısır, Roma, ortaçağ Arap ve Osmanlı mimarisinden zengin örnekler barındırmakta. Kentin tescil edilmiş olan 400'den fazla tarihsel anıtı MS 130 ile 19. yüzyıl başları arasındaki dönemden kalma. Kahire Müzesi, Piramitler bölgesi, Nil nehri civarı turistlerin rağbet ettikleri eşsiz mekanların başında gelmektedir.

Mısır Müzesi
Kahire’de ilk durağımız Mısır Müzesi. Mısır tarihini ve mumyaları merak edenler için bu müze görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Müzeye giriş ücreti 60 Mısır Lirası ve içeride fotoğraf çekimine izin verilmiyor.

Müzede 4000-5000 yıl öncesine ait eski Mısır uygarlığını göz önüne seren ve genelde piramitlerden çıkarılan Lahitler, mumyalar, altın masklar, mücevherler olmak üzere 100.000’den fazla eser sergilenmekte. Müze bir firavun ve mumya müzesi. Müzenin görkemli binası geniş bir bahçe içinde yer almakta. Müzenin giriş kapısının önünde nilüfer ve şemsiye çiçekleri ile dolu bir süs havuzu ve bahçede devasa boyutlu taş heykeller var. 

Kahire Müzesi
Kahire Müzesi
















Bu heykellerden bir tanesi de büyük bir aslan başı. Ege’nin burada bir fotoğrafını çekerek, eğer büyüdüğünde karar değiştirmezse onu Galatasaraylı olarak tescilliyorum J

Kahire Müzesi ve Sfenks

Galatasaraylı Ege

















Müze binası iki katlı. Giriş katında 42 oda, üst katta ise 47 odada eserler sergilenmekte. Ağırlığı fazla olan eserler giriş katında. İkinci katta bir odada Firavun Tutankom’un mumyasının konduğu iç içe 3 tabut var. En içteki tabut 170 kg altından yapılmış. Müzede ünlü Firavun Ramses’in mumyası da var.
 
Kahire Müzesi
Sergilenen tüm objeleri görebilmek için müzede günlerce gezmek gerekiyor. Ancak piramitler bizi beklediği için sadece 2,5-3 saat kadar gezebiliyoruz.

Nil Nehrinde Gemi Turu
Afrika’da Burundi’den doğan Nil nehri 6853 km ile dünyanın en uzun nehridir. Afrika kıtasında 11 ülkeden geçerek (Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Sudan, Sudan, Kenya, Burundi, Etiyopya, Eritre, Mısır, Tanzanya, Uganda, Ruanda) Akdeniz”e dökülür. Nil nehrinin havzası Afrika kıtasının onda birini kaplamaktadır. Debisi 2830 m3’sn’dir.

Mısır’da turizm firmaları tarafından tonajları belirlenmiş gemilerle günlük ve saatlik Nil nehri turları düzenlenmekte. Kahire’de hoşça vakit geçirmenin en güzel yollarından birisi de bu turlara katılmak ve Nil kıyısına demirlenmiş çok şık gemi restoranlarda da yerel yemeklerin tadına bakmak.

Nil Nehrinde Gemi Restoranlar
Nil Nehrinde Ölümsüz Aşk
















Biz Nil nehrinde yaklaşık 2 saat süren bir tekne gezintisine katıldık. Gezi sonunda da kıyıya bağlı bir gemi restoranında öğle yemek yedik. Restoranda özellikle Japon ve uzak doğulu turistlerin varlığı dikkat çekiciydi. Öğle yemeğinden sonra merakla beklediğimiz piramitleri görmek üzere yola çıkıyoruz. Bu arada yolumuzun üstündeki papirüs dükkanlarından birisini de ziyaret ettik.

Papirüs
Papirüs, bir su bitkisidir ve eski çağlarda bu bitkinin gövdesinden hazırlanan, insanlığın icat ettiği ilk yazı kağıdıdır. Eski Mısırlıların yelken, bez, hasır ve yazı kağıdı olarak kullandıkları papirüs, daha sonra Yunanlara ve Romalılara intikal etmiş, M.S. 3. yüzyılda yerini parşömen alıncaya dek kullanımı sürdürülmüş.

Papirüs Bitkisi

Gize bölgesindeki gezimiz sırasında papirüs enstitüsü olarak adlandıran dükkanlardan birisini ziyaret ettik. Papirüsün yapım aşamalarını görerek, yapım tekniğine ilişkin verilen bilgileri dinledik. Babam papirüs kağıdı üzerine resim yapma tekniği hakkında bir çok soru sordu ve boş bir sayfa papirüs aldı. Ankara’ya dönünce piramitlerin önünde çekilen bir fotoğrafı esas alarak Özgül ve Ege’yi deve sırtında gösteren bir tablo yaptı ama maalesef olmadı, beğenmedi, inat etti… Bu resmi illa papirüs üzerine yapacağım dedi. Sonunda papirüs üzerine yapılmış ilk yağlı boya tabloyu icat etmiş oldu J J Şu an evimizin cam balkonunda aile bireyleriyle ilgili tablolar arasında yerini almış durumda…

Papirüs tablolar satan mağazadaki tablolar gerçekten çok ilginç ve güzel, ancak fiyatları da aynı doğrultuda oldukça yüksek. Bu arada doğum tarihinize göre içinde burcunuzun da yer aldığı adınızın hiyeroglif yazısıyla yazılacağı papirüsü, birkaç dakika içinde hazırlanarak satın almanız mümkün. Benim aldığım tablo işte burada… Bu tabloyu 90 Mısır Lirasına aldım. Ancak daha sonra karşılaştığım seyyar satıcılarından 7 tane papirüsü yaklaşık 28 Mısır Lirasına aldım. Kalite farkı olduğunu düşünmeme rağmen yine de her türlü alışverişte pazarlık yapmakta fayda var diyorum J

Papirüsüm
Gize Semti, Piramitler ve Sfenks
Ve nihayet piramitlere doğru yaklaşıyoruz. Mısır’da 100’den fazla piramit bulunuyor ancak bunların en ünlüleri Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleri. Bu üç piramit ile Sfenks’i görmek için Gize/Giza semtine gidiyoruz.

Giza, Kahire’nin 15 km güneyinde yer alıyor. Nil nehri Kahire’yi ortadan ikiye bölmekte ve Giza Nil’in batısı yakasında yer almaktadır. Giza ile Kahire merkezi arasında gelişmişlik açısından oldukça büyük fark bulunmakta. Kahire’den Nil’i geçmek üzere yapılmış köprüden geçtiğimizde adeta bir gecekondu semtine giriş yapıyoruz. Kahire şehir merkezinde cok sayıda gökdelen ve lüks binalar yer alırken, Gize’de 2-3 katlı sıvaları dökük ya da tuğladan 2-3 katlı binalar ile karmakarışık bir trafik var.

Nil Nehri ve Kahire
Giza Semti ve Piramitler














Piramitler Mısır Firavunlarının kendileri için yaptırdığı taş mezarlardır. Bu mezarların en ünlüsü Keops piramididir. Keops piramidinin kare şeklindeki taban kenarının uzunluğu 230 m., yüksekliği 146 m. Bu piramit dünyada insan eliyle yapılmış en büyük taş bina. Piramidin MÖ. 2500 yıllarında 100.000’den fazla işçi çalıştırılarak 15-20 yılda yapıldığı varsayılmakta. İnşasında, kazık, kaldıraç, tekerlek ve manivelalar kullanıldığı düşünülmekte. Keops piramidinin yapımında her biri 2 ton ağırlığında 2 milyondan fazla taş ve granit kullanılmış. Büyük taş blokların ağırlığı 15-25 tonu geçmekte. Bazı granit levhalar ise 50.75 ton ağırlıkta. Dünyanın 7 harikasından birisi. Giza Piramitlerinin bulunduğu alana 60 Mısır Lirası ücret ödeyerek girebiliyorsunuz. Piramitlerin içini gezmek için Keops için 100, Kefren için 60 Mısır Lirası daha ödemeyi ilk girişte yapmak durumundasınız. 
 
Piramitler ve Sfenks
Gize Sfenksinin de MÖ. 2500 yıllarında yapıldığı düşünülmekte. Mısır’da piramitler gibi birçok sfenks de bulunmakta. Gize Sfenksi, Kefren Piramidinin geçidi yanında yer alıyor. Sfenks dünyada yapılan en büyük tek parça taş heykel kabul ediliyor. İnsan başlı, yatan aslan bedenli Sfenksin kuyruktan ayaklara kadar uzunluğu 72 m., eni 5m., yüksekliği 20 m. Sfenksin yüzünün Firavun Kefren’in yüzü olduğu piramitlerin bekçisi olduğu söyleniyor.


Piramit ve Sfenks 
Piramit ve Sfenks










Büyük piramidin içini zaman sıkışıklığımız sebebiyle görme şansımız olmadı. Ancak 3 büyük piramidin önünde yer alan 3 küçük piramitten birisinin içine girmeye annemle birlikte karar verdik. Dar ve dik tahta bir merdivenden zorlukla içeri girebiliyoruz. Aşağıda boş bir oda ve odanın duvarlarında basamaklı bölmeler var. İçerisi aydınlatılmış, biz yaklaşık 10 kişiyiz ve soluk alıp vermek zorlaşıyor. Bu sebeple birkaç fotoğraf çekerek tekrar aynı dik merdivenlerden dışarı çıkıyoruz.


Küçük Piramitler



Piramite inen merdivenler

Küçük Piramidin İçi

























Piramitler açıkça söylemek gerekirse bende büyük hayal kırıklığı yaşattı. Gördüğüm birçok fotoğrafta piramitleri çok daha ıssız bir alanda görmeyi beklerken Gize şehrinin hemen yanı başında çok kalabalık ve bakımsız bir alanda karşımıza çıktı. Etraf seyyar satıcı ve devecilerden geçilmiyor. Seyyar satıcılardan bir şeyin fiyatını sorma gafletinde bulunduysanız arkasından gelen ısrarcı tutum ve davranışlar son derece çok rahatsız ediyor. Üstüne birde etraftaki develerin bırakın üstünde, yakınında durup fotoğraf çektirme hatasına düştüyseniz, deve sahibi otobüsünüze kadar binerek fotoğraf çektirme ücreti talep edebiliyor… Ama piramitler insanı gerçekten şaşkına çeviriyor. Binlerce yıl öncesinde insan gücüyle bu yapıların nasıl inşa edilebildiği kafamızda soru işareti olarak yerini korumaya devam ediyor…

Çok yoğun geçen bir günün sonuna yaklaşıyoruz. Piramitlerde planladığımızdan fazla zaman harcadık. Sırada Mısır Çarşısında parfüm atölyelerini ziyaret var. Çok yorgunuz ama meraktan içeri girmeden yapamıyoruz. Cam raflara dizilmiş ışıl ışıl parlayan pek çok parfüm şişelerini görüyoruz. Grup halinde gelen müşterilerle tek tek ilgilenen satış temsilcileri var. Dünyadaki pek çok ünlü parfüm esansının aslında Mısır’da bu atölyelerde üretildiğinden bahsedip kokuları tanıtmaya başlıyorlar. İsteyenlere birkaç damla parfüm esansı sürerek koklatmaya başlıyorlar. Bu arada birbirine karışan parfüm kokularından kurtulmanın yolunu da bulmuşlar. Size kuru kahve koklatıyorlar J

Mısır Çarşısı Parfümcüler
Mısır Parfümleri














Ve son durağımız Kahire’nin meşhur El Halil Çarşısı. Bu çarşı Kahire’nin ve Mısır’ın en çok turist çeken noktalarından birisiymiş. Gümüş, bakır ve altından yapılmış takılar, hediyelik eşyalar, deri ve birçok renk kumaşın kullanıldığı rengarenk kıyafetler, Doğu kültürüne has egzotik baharatlar ve kahvecilerin yer aldığı Kahire’nin oryantal yüzüne ışık tutan bir mekanmış. Yani bizim İstanbul’da ki Mısır Çarşısı tadında bir yer olduğunu tahmin etmekle kalıyoruz….

Ancak akşam üstü artan yorgunluğumuz ve trafik sebebiyle havaalanına geç kalmak istemiyoruz. Ve artık tecrübeliyiz. Mısırda alışveriş yapmak hiç de kolay değil. Bu çarşı için bol vakit lazım. Uçağımız saat 20:00’de, bu yüzden El Halil Çarşısına uğramadan doğruca havaalanına gidiyoruz. Yarın öğlen uçağı ile İstanbul’a döneceğiz. Kazan-Kepçe ekibi çok yorgun ama mutlu…Dünyanın 7 harikasından birisini görebilmek için yaptığımız geziden ziyadesiyle memnun olarak dönüyoruz. Havaalanındaki halimiz ise görülmeye değer J

Kahire Havaalanı İç Hatları




 Kahire Havaalanı İç Hatlar
Kahire Havaalanı İç Hatlar


















30 Kasım 2009 sabahı kahvaltımızı yaptıktan sonra otelimizden ayrılıyoruz. Kahvaltıda ailecek çok keyifliyiz. Ege’miz güne zinde başladı, dedesinin bastonu ile onun taklidini yapıyor. Otel bahçesinde son bir gezinti yapıp kahvelerimizi içtikten sonra Sharm El Sheik Havaalanına geçiyoruz. İstanbul uçağımız saat 12:40’da. Saat 15:00 gibi İstanbul’a iniyoruz.

EGE'miz

Ankara’ya, evimize dönüş yolunda Mısır gezimizi en güzel Ege’miz özetliyor.
“İnsan bir günde Afrika, Avrupa ve Asya kıtası topraklarına ayak basabiliyormuş”…


Özlem ŞENOL
31.12.2015










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder