23 Mayıs 2017 Salı

MSC SPLENDİDA İLE BATI AKDENİZ TURU VII. BÖLÜM (İtalya-Roma)

Gemi seyahatimizin son gününü Roma ve Vatikan’ı gezerek taçlandıracağız. Messina’dan gece hareket ederek 312 deniz mili (502 km) yol alarak, 21 Mayıs 2010 sabahı saat 08:00’de Roma’nın 85 km kuzey batısında, Civitavecchia limanına yanaşıyoruz. Lazio sahilinde yer alan bu liman Sardunya ve Sicilya bağlantılı Barselona, Tunus, Tolone, Malta ve Korsika deniz otobanında yer alan Avrupa’nın en geniş ikinci transit limanı.

Bugün oldukça planlıyız, gemiden satılan ve tüm gün süren klasik Roma turlarından satın almıyoruz. Hem fiyatları gereksiz yere çok pahalı (kişi başı 95 Euro) hem de Roma’da Türk Büyükelçiliğine uğramamız gerekiyor. Bunun yerine artık yol yordamı çok iyi çözdüğümüz için kendi turumuzu kendimiz yapmaya karar vererek hemen bir plan yapıyoruz. Önce limandan şehir merkezine inerek trenle kişi başı 9 Euro gibi çok ucuz bir ücret ödeyerek yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra 12:00’ye doğru Roma’ya iniyoruz. Bu arada trende tanıştığımız ve aynı gemide yolculuk yaptığımızı sonradan öğrendiğimiz bir bayan bize katılıyor. Bu bayanın ninesi Adana doğumluymuş ve kendisi Ermeni asıllı, şu an Lübnan’da yaşıyormuş. Bayan eşini gemiden inince kaybetmiş ve Türkçe konuştuğumuz görünce bize katılmaya karar verdi. Aramızda ilginç ve keyifli bir sohbet başlıyor :) :) 

Trenden inince ilk işimiz öncelikle Avrupa’nın komik devleti (!) Vatikan’ı ziyaret etmek oluyor. Vatikan, Roma’nın kuzeyinde, alçak bir tepecik üstünde (Vatikan Tepesi) kurulmuş, 0,44 km2 yüzölçümü ile dünyanın en küçük şehir ülkesi. 

Vatikan'a doğru...
Vatikan’a Aziz Petrus meydanındaki (Piazza San Pietro) kapılarından giriliyor. Çevresi yüksek duvarlarla çevrili şehir sürekli kameralarla izleniyor. MS. 3. yy’da yapılan surların bir kısmı bugün bile hala ayakta.

Roma Katolik kilisesinin başpiskoposu olan Papa, Vatikan’da yaşıyor. Papa aynı zamanda Vatikan devletinin de başkanı. Yerleşik nüfusu sadece birkaç yüz kişi olan Vatikan Devletini, İsviçreli askerlerden oluşan 100 kişilik bir ordu koruyor. 

Vatikan Ordusu İsveçli Askerler 
Aziz Petrus Meydanı ve çevresinde geziniyoruz. Meydan, Vatikan devleti ve şehrinde yer alan, aynı zamanda devletin en ünlü meydanı. Bu alan dünyanın en büyük meydanlarından biri olup ünlü heykeltıraş Gian Lorenzo Bernini on yıllar süren emeği sonucunda bugünkü sütunlu düzenine kavuşmuş. 

Aziz Petrus Meydanı
Aziz Petrus Meydanı e bazilikası yapıldığı dönemlerde, papalık tarafınca yapılar ve görsel heykeller üzerine yasaklar ön görüldüğünden yapılar kilisenin öngörüsüne göre şekillenmiş.

Aziz Petrus Bazilikası Heykelleri
Aziz Petrus Bazilikası Heykelleri























Meydanın ortasında fıskiyeli bir havuzu ve Papa V. Sixtus tarafından diktirilen 25,5 metre yüksekliğinde bir dikili taşı bulunuyor. Bu taş Mısır dönemi içerisinde bilinmeyen bir firavun tarafından yaptırılarak Roma'ya getirilerek diktirilmiş. Papa buradan her yılbaşında meydanda toplananlara seslenmekte. 

Aziz Petrus Meydaninda Aziz Pavlus heykeli
Aziz Petrus Meydanında Dikili Taş




















Meydan çok kalabalık ve ortasında yapılacak bir konuşma veya gösteri için dizilmiş sıra sıra sandalyelerle dolu. Filmlere bile konu olmuş olan bu Bazilikanın balkonundan Papa, belli günlerde halkı selamlamakta.

Vatikan'ın en göze çarpan binası olan Aziz Petrus Bazilikası (Basilica di San Pietro in Vaticano) Roma'daki en büyük 4 bazilikadan ikincisi. Barok tarz kubbesi ile Roma'nın şehir siluetindeki en önemli parçayı oluşturuyor. 23.000 m² arazi üzerinde 60.000 kişi kapasiteli kilise, Hıristiyanlık âleminin en büyük kilisesi. 1506 yılında başlatılan inşa çalışması parçalar halinde 1626 yılında tamamlanmış. Bazilikanın tasarımında Michelangelo, Donato Bramante ve Raphael gibi Rönesans ustaları yer almış. 

Aziz Petrus Bazilikası altındaki mahzende 60'tan fazla papanın mezarı bulunuyor. Bunlar arasında bizim yakinen tanıdığımız Papa II. John Paul ve ondan önceki papalar Birinci John Paul ve Altıncı Paul de var. Bazilikanın içini ve mahzenini görmek istiyoruz ama önünde inanılmaz bir kuyruk var. Uzun bir bekleyişinden sonra bazilikaya girmeyi başarıyoruz. İçi inanılmaz ihtişama sahip bazilikada beni hayrete düşüren çok ince mermer süslemeleri ile tavan detayları ve heykeller oluyor.

Aziz Petrus Bazilikası Tavan Detayları 

Bazilika içinde kuyruk şeklinde ilerliyoruz ve içeride fotoğraf çekilmesine çok sıcak bakılmıyor. Vatikan yetkilileri, mezar odalarını gösterişsiz bir şekilde mermer kullanarak hazırlamışlar, mezarların çiçeklerle dolup taşmasını ve bu odanın huzurlu ortamının bozulmasını istemiyorlar. İçeride büyük bir sessizlik hakim…

Aziz Petrus Bazilikasındaki Papa Mezarları
Bazilikanın kubbesine ücret ödeyerek çıkmak da mümkün ancak burada daha fazla vakit harcayamız. Roma bizi bekliyor. Bazilikadan çıktıktan sonra Aziz Pedrus meydanın kenarında kalkış noktası bulunan Hop On Hop Off otobüslere biniyoruz. Yeni arkadaşımızda yanımızda :) :) Dünyanın önemli metropol şehirlerinde mutlaka bulunan bu otobüsler, kısıtlı zamanda şehirleri gezmek isteyenler için en güzel çözüm bence. 18 Euro ücretle şehirde tüm gün boyunca istediğiniz durakta inip binerek gezinizi yapabiliyorsunuz. 
  
Şehir Otobüsleri, Hop On Hop Off

Hop On Hop Off’da Yeni Arkadaşımızla
Romanın tarihi binaları, geniş ve çiçeklerle dolu parkları ve büyük modern caddeleri ile modern yüzünü de kapsayan bir geziye çıkıyoruz. Ancak yine zamana karşı yarışmak durumundayız. Çünkü gemimiz akşam 19:00’da Cenova’ya doğru yola çıkacak. Bizim önümüzde 100 km tren ile geri dönüş yolu ve gümrük işlemleri var. En geç saat 18:30’de limanda olmalıyız. 

Roma Sokakları
İlk durağımız, ünlü İspanyol Merdivenlerinin yer aldığı İspanyol Meydanı (Piazza Di Spagna). Burada otobüsten iniyoruz. Bu mekan adını yakınında yer alan İspanyol Büyükelçiliğinden almış. Romalıların ve turistlerin çok sevdiği ve uğramadan geçmediği bir mekan. Merdivenlerin hemen alt tarafında Roma’nın ünlü çeşmelerinden olan kayık şeklindeki Fontana della Barcaccia yer alıyor. Merdivenlerin üstünde ise Trinita de Monti Kilisesi yer alıyor.

İspanyol Merdiveni ve Trinita de Monti Кilisesi
Barcacia Çeşmesi




















Aslında bu merdivenler kiliseye ulaşım amacıyla yapılmış. Merdivenler, Roma’nın ünlü alış veriş caddesi Via Condotti’nin karşısında. Bölgede hızlı bir geziden sonra sıra geldi Roma’nın sembolü haline gelen Aşk Çeşmesi’ne (La Tontana di Trevi) giderek dilekte bulunmaya.

Aşk Çeşmesi Roma
Adı “Üç Yol Çeşmesi” anlamına gelen bu çeşme, Poli sarayının bir kenarında, üç yol kavşağında yer alıyor. Ancak herkes bu çeşmeyi Aşk Çeşmesi olarak biliyor. Deniz temalı çeşmede deniz kabuğu şeklinde bir at arabası ve arabayı çeken denizden çıkan kanatlı atlar ile arabada bulunan mitolojik deniz tanrısı yer alıyor. Roma mitolojisine göre çeşmenin ortasında deniz tanrısı “Poseidon”, solunda anne sevgisi ve büyüyen bitkilerin (özellikle tahılların) tanrıçası “Ceres” ve sağında ise sağlık ve temizlik tanrıçası “Hygieia”nın heykelleri var.

Çeşme, Papa XII. Clement tarafından Heykeltıraş Nicola Salvi’ye yaptırılmış. 1732 yılında yapımına başlanan çeşme ancak 30 yılda, pek çok sanatçının yardımı ile tamamlanabilmiş. Çeşmeye dilek paralarımızı atarak ve Romalıları biraz daha zenginleştiriyoruz. Bu arada Ege’miz de çeşmeye para atarak dilek tutuyor. Dileğini çok merak ediyorum doğrusu :) :)

Roma, Aşk Çeşmesindeyim
  
Ege, Aşk Çeşmesinde Dilek Tutuyor
Aşk Çeşmesinden sonra biz annemle otobüs turuna devam ederek Kollezyuma doğru giderken, ailenin diğer bireyleri Roma Büyükelçiliğimize uğramak üzere bizden ayrılıyorlar.


Kollezyumun yer aldığı geniş alanda otobüsten iniyoruz. Maalesef Kollezymun’un önünde de çok uzun bir kuyruk var, içine görebilmek için zamanımız yok. Etrafında hızlıca gezerek dış pencerelerden içeriyi görebileceğim bir yer var mı diye araştırıyorum, bir kaç kare fotoğraf çekiyorum. Kollezyumun önü ana baba günü. Faytonlarla çevresi gezilebiliyor. Ayrıca önünde gladyatör kılığına girmiş kişilerle ilginç hatıra fotoğrafları da çektirebiliyorsunuz.

Kolezyumun önünden kareler
Kolezyumun önünden kareler
Aslında bir amfi tiyatro olan Kollezyum’un sadece tiyatro oyunları için değil, hayvan dövüşleri, idamlar ve gladyatör mücadeleleri için de kullanılmış. Yapımına usta bir komutan olan Vespasianus tarafından MS. 72 yılında başlanmış ve MS. 80 yılında Titus döneminde tamamlanmış. 188 metre uzunluğu, 156 metre genişliği ile devasa bir yapı olan Kolezyum, Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri olarak seçilmiş.

Roma, Kolezyumdayım…

Kolezyum izlenimlerime ait ayrıntılı bilgiyi http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2016/08/dunyanin-yedi-harikasi.html adresinde yer alan yazımdan okuyabilirsiniz.

Kollezyumdan sonraki durağımız ise Venedik Meydanı ve Capitoline Tepesi arasında yer alan Piazza Venezia Meydanındaki Victorio Emanuele II Anıtı oluyor. 

Victorio Emanuele II Anıtı
Anıt 1885-1911 yılları arasında Giuseppe Sacconi tarafından Birleşmiş İtalya Krallığı'nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele'yi onurlandırmak için saf beyaz mermerden yapılmış. Merdivenlerin her iki yanında görkemli heykeller var. Anıtın ortasında ise at üstündeki Vittorio Emanuele’in heykeli yer alıyor. Abide aynı zamanda I. Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen Meçhul Asker Mezarlığı'nı da içeriyor. Yapının girişinde de Birleşmiş İtalya Müzesi bulunuyor.

Roma’da yaklaşık 4 saatte yapılan hızlandırılmış gezimizin ardından otobüse bindiğimiz ilk durak olan Aziz Petrus Meydanına geri dönerek ailemizin geri kalan bireyi ile buluşuyoruz. Onlarda Türk Büyükelçiliğindeki işlerini tamamladıktan sonra otobüsten hiç inmeyerek kalan turu tamamlamışlar. Aslında Roma’yı çok fazla gezemedik diye üzülmüyorum çünkü Roma en az 35 günde gezilebilecek bir şehir. Bu gezi benim için sadece bir ön inceleme gezisi oldu diyebilirim…

Tekrar yaklaşık 1,5 saatlik bir tren yolculuğu ve saat 18:30’da limanına zar zor koşarcasına yetişme :) :) Bu arada bizimle beraber gemiye geri dönen Ermeni asıllı bayanın eşi de limanda merak ve endişeyle eşini bekliyor. Limanda tanışmamıza fırsat kalmadan aralarında ufak bir atışma başlıyor!!!!! 

Gemiye binince artık rahatlıyoruz. Kazasız belasız bir gezimizi daha tamamlamak üzereyiz. Bu akşam 187 deniz mili (yaklaşık 301 km) yol daha alarak tura başladığımız Cenova limanına döneceğiz. Ardından yine Milano’ya transfer ve İstanbul uçuşumuz. Babamın deyişiyle adeta 5000 kişilik yürüyen bir kasaba ile 6 günde 6 ülkeyi Kazan-Kepçe ailesi olarak geziyoruz :) :) Oldukça yorulduk ama bavullarımız yeni anılarla iyice doldu :) :) 

Bir haftada gemiyi ancak öğrenebilmiştim ki seyahatimiz sona erdi. Böyle bir yolculuğu tekrar ne zaman yaparım hiç bilinmez. Ancak bir daha deniz yolculuğu yapacak olursam kesinlikle az sayıda ülkeyi kapsayan ve daha uzun süreli konaklama yapan bir seyahati tercih edeceğim kesin…


03.05.2017



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder