Yaşadığım ve çok sevdiğim bir şehir olmasına rağmen, yaz aylarında Ankara’da yeterince bunaldım. Kurban bayramı yaklaşıyor ve hafta sonu ile birlikte 5 gün resmi tatil ilan edildi. Yapılacak en güzel şey kısa bir süre için kısıtlı bir bütçe ile sakin bir tatil yapmak. Vizeye ihtiyacım yok nasılsa. Yazın bu son günlerinde gidilecek en güzel rota da Yunan adaları. Can arkadaşımla hemen bir plan yapıp ver elini Rodos (Rhodes) diyoruz.
Ankara’dan 30.09.2014 Salı gecesi otobüs ile Marmaris’e doğru yola çıkıyoruz. Marmaris’ten Yeşil Marmaris Lines feribotu ile Rodos’a geçeceğiz. Biletlerimizi internetten kolayca alıyoruz. Feribotumuz 01.10.2014 Çarşamba sabahı 09:15’de kalkıyor, pasaport ve gümrük işlemleri için Marmaris Cruise limanında bir saat önce hazır bulunmamız gerekiyor.
Tek endişemiz otobüsle 11 saat süren yolculuktan sonra vaktinde Marmaris limanında hazır olamamak. Korktuğumuz durum da az kalsın başımıza geliyor. Sabaha karşı tam Marmaris’e inerken otobüsümüzün lastiklerinden alevler çıkmaya başlıyor. Uyanan yolcuların çığlıklarıyla biz de uyanıyoruz. Hemen eşyalarımızı toplayarak araç durunca kendimizi aşağıya atacak şekilde bekleşiyoruz. Neyse ki tecrübeli şoförümüz sayesinde sağ salim Marmaris’e iniyoruz. Otobüsümüzün fren balataları yanmış. Hemen bir taksiye binerek limana gidiyoruz. Ama bu kadar telaşa boşunaymış çünkü limana ilk gelen yolcular biz oluyoruz. Saat 8.30’da liman açılıyor ve işlemlerimizi tamamladıktan sonra nihayet feribottayız. Feribotla adaya gidiş-dönüş ücreti 60 Euro.
Marmaris-Rodos arası mesafe 32 deniz mili, yaklaşık 60 km ve yol bir saat sürüyor. Ege Denizi'nde yer alan on iki takım adanın en büyüğü olan Rodos’un Türkiye kıyılarına en yakın noktası Bozburun Yarımadası ve sadece 18 km. Adanın yüzölçümü 1.408 km².
Maceralı ve stresli başlayan yolculuğumuz, feribotta bir saat uyuklamanın ardından yerini büyük bir keyfe bırakıyor. Güneşli sıcacık bir günde Rodos limanına girişimizi seyretmek üzere feribotun güvertesine çıkıyoruz.
Tam bir saatin sonunda ise Rodos Turist Limanına ayak basıyoruz. Sonbahara girmiş olan Ankara’dan sıkıca giyinerek gelen bizler Rodos’a henüz sonbahar uğramadığını görünce çok seviniyoruz.
Pasaport kontrolünden sonra tam limanın çıkışında yer alan araç kiralama şirketlerinden bir ikisini gezerek hemen bir araba kiralıyoruz. Firmanın bir odasında üstümüz değiştiriyoruz. Aracımızı öğleden sonra teslim almak, bu arada limana çok yakın bir mesafede bulunan Rodos merkezini (Old Town) gezmek istiyoruz. Bu sebeple bavullarımızı da orada bırakarak bulduğumuz şehir haritası ile hemen turumuza başlıyoruz.
Rodos şehri ilk bakışta fark edilebilecek bir biçimde eski ve yeni şehir olmak üzere ikiye ayrılmış. Eski Şehir olarak adlandırılan ortaçağ dönemine ait bölüm 4 km. uzunlukta yüksek duvarlarla çevrilmiş durumda. Rodos kalesine ait duvarlarından şehre 6 tane kapı ile girilebiliyor.
1309 yılında Rodos Şövalyeleri (Saint Jean Şövalyeleri) yönetimine giren şehir, ortaçağ Avrupa modeline göre yeniden inşa edilmiştir. 14. ve 15. yüzyılda şövalyeler tarafından genişletip güçlendirilen şehir, Ortaçağ Rodos kentini meydana getirmiş. Kent kendi içinde de ikiye ayrılmış durumda. “Collachium” olarak isimlendirilen alanda şövalyeler yaşamış, bu yüzden en önemli binalar buraya inşa edilmiş. Yerel halkın yaşadığı asıl şehir ise “Burgo” olarak isimlendirilmiş. Eski şehirde gezerken hendek ve siperlerle çevrilmiş surlara, şövalyelerin kullandığı binalara, kiliselere, camilere, bahçelere ve evlerin avlularına hayran kalmamak mümkün değil. Arnavut kaldırımlı dolambaçlı dar sokaklar ufak meydanlara açılıyor. Meydanların ortasında da genellikle ufak bir süs havuzu ve turistik eşya satan dükkânlar, tavernalar, mağaza vb. dükkanlar bulunuyor.
Zamanın adeta durdurulmuş olduğunu hissettiren bu şehir, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde haklı olarak yerini almış durumda.
Rodos’un tarihine bakıldığında ise şövalyelerin inşa ettiği bu kale duvarlarının 1480 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı saldırılarına karşı koyabildiği, ancak 1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlıya yenik düşerek yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliğine geçtiği görülmekte.
Meryem Ana Kilisesi
Eski şehire girer girmez karşımıza Burgo bölgesinde yer alan Meryem Ana Kilisesi (The Church of Panagia- of Burgh) çıkıyor. 14.yüzyıldan kalma bu bazilika 2.Dünya Savaşı’nda çok zarar görmüş olmasına rağmen hale ihtişamı ile dikkat çekmeyi başarıyor.
Meydanda hediyelik eşya satan dükkânların yanı sıra restoran, kafeterya, bar ve tavernalar bulunuyor. Meydan özellikle akşam saatlerinde çok hareketli ve kalabalık bir yer haline geliyor. Meydanın bir köşesinde de 1507 senesinde inşa edilmiş olan Şövalyelerin mahkeme binası yer alıyor. Meydandaki ana caddeden ilerleyerek hafif bir yokuş çıktıktan sonra karşımıza bir cami ve saat kulesi çıkıyor.
Süleymaniye Camii ve hemen karşısındaki Fethi Paşa Kütüphanesi Osmanlı dönemine ait önemli eserler arasında yerini korumakta. Fethi Paşa, Sultan Abdülmecid’in kız kardeşi Atiye Sultan ile evlenmiş ve kurduğu vakıf bünyesinde kütüphane, imarethane, Rüştiye Mektebi ve Saat Kulesi yer alıyor. 1794 yılında kurulmuş olan kütüphaneye, Fethi Paşa’nın babası Hafız Ahmet Ağa’nın adı verilmiş. Kütüphanede, Fatih Sultan Mehmet döneminden kalma altın yazmalı dört adet Kuran-ı Kerim, Arap ve Perslere ait yazmalar ile fizik, cebir ve astroloji kitapları bulunuyor.
Kütüphanenin girişinde Atatürk’ün, Kanuni Sultan Süleyman’ın ve kütüphaneyi yaptıran Osmanlı vezirlerinden Fethi Paşa’nın portreleri var. Kütüphaneyi gezerken Namık Kemal’in, 1884’te Rodos’a Sancak Yöneticisi olduğu zaman bu kütüphanede 3 yıl çalışmış olduğunu ve Rodoslu gençlere eğitim verdiğini öğreniyorum. Şu an restore edilmiş olan kütüphanenin bahçesi ise açık hava müzesi gibi. Yerleri Rodos bezemesi diye adlandırılan çakıl taşlarıyla süslü bahçede bir suyu kuyusu, tarihi mezar taşları ve kitabeler var.
Saat kulesine çıkmak isterseniz ücret ödeminiz
gerekiyor. Kısıtlı zaman yüzünden saat kulesini pas geçiyoruz ama aklım kulenin tepesinden şehrin etkileyici
manzarasında kalıyor. Yola devam ediyoruz, bu
sefer rotamızda Rodos’un en çok ziyaret edilen ve en ünlü yeri Şövalyeler Caddesi
var.
Şövalyeler
Caddesi, Rodos Limanı ile Büyük Üstatlar Sarayı (Grand Masters Palace) arasında
yer alıyor. Ünlü sokağın sağında ve solunda Hospitalier Tarikatı mensuplarına
ait 14. yy’da Gotik tarzda inşa edilmiş, şövalyelerin bir araya geldikleri ve
konakladıkları hanlar yer alıyor. Binaların üzerindeki armalardan ve
bayraklardan hangi hanın, hangi ülkenin şövalyelerine ev sahipliği yaptığını
anlıyorsunuz. Bu binalar şu an müze olarak hizmet vermekte. Yokuş yukarı doğru
yürümeye devam ederek yol boyunca kaldırımlarda çeşitli performanslar
sergileyen sokak sanatçılarına da rastlamanız mümkün. Şövalyeler Caddesinin bitim
noktasında Büyük Üstatlar Sarayına ulaşıyoruz.
Grand Masters Sarayı (Castelo), Eski Şehrin en yüksek noktasında bulunuyor. Bu saray, Rodos Şövalyeleri’nin idari merkezi olmasının yanı sıra Rodos’a egemen sosyal ve entelektüel sınıfın da merkezi olmuş. Şu anda müze olarak kullanılan sarayın salonlarında antik ve ortaçağ dönemlerine ait arkeolojik eserler yer alıyor.
Kış döneminde pazartesi günleri kapalı olan müze, diğer günler saat 08:30-15:00 arasında açık. Yaz döneminde ise pazartesi günü saat 13:30-20:00 arası, diğer günlerde saat 08:00-20:00 arası açık. Sarayın saatlerini not alıyoruz. Çünkü gözümüze oldukça büyük gözüken bu sarayı Türkiye’ye döneceğimiz gün vaktimizin kalması durumunda gezmeyi planlıyoruz.
Bu kadar gezmenin üstüne biraz soluklanmak üzere küçük güzel bir bahçesi olan bir kafeteryada frapelerimizi içerek ara veriyoruz. Daha sonra Rodos’un eski şehir bölgesinden deniz kıyısına yakın bir kapısından ayrılarak, bu defa Dünyanın antik yedi harikasından birisi kabul edilen Rodos Heykeli’nin temsili olarak bulunduğu Mandraki Limanına doğru yola koyuluyoruz.
Mandraki Limanı
Mandraki, eski çağlarda adı geçen ünlü Rodos Heykeli’nin bulunduğu, Rodos’un ana limanı. Liman, modern marina tesisi olarak Rodos’a gelen yatların uğrak yeri. Yaz boyunca, her gün Lindos, Simi ve civar adalara turlar düzenleyen gemiler bu limandan hareket ediyorlar. Surların denize doğru olan ucunda, adını denizcilerin koruyucu azizden alan “Aziz Nicholas Kalesi” bulunuyor ve şu an deniz feneri olarak kullanılıyor. Limanda günümüzde Rodos heykelini simgeleyen “Elefos” ile “Elafina” isimli iki geyik heykeli bulunuyor.
Rodos Heykeli
Antik Dünya'nın yedi harikasından birisi kabul edilen ve M.Ö. 282 yılında tamamlanan Rodos heykeli, Yunan Güneş Tanrısı Helios'un heykelidir. Rodos heykeli ve Dünyanın Yedi Harikasına ilişkin daha detaylı bilgiye http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2016/08/dunyanin-yedi-harikasi.html adresinde yer alan yazımdan okuyabilirsiniz.
Rodos heykelinin temsili olarak yer aldığı bölgedeki geyiklerin fotoğrafını çektikten sonra, deniz kenarından kiralık arabamızı almak üzere Rodos Turist Limanına doğru yürümeye karar veriyoruz. Mandrake limanında ayrılmadan önce son işim ise limanının simgelerinden birisi olan ve deniz feneri ile karşı karşıya bulunan, son derece estetik bir görüntü sergileyen Yel Değirmenlerini görüntülemek oluyor.
Rodos’ta ilk günümüzü oldukça keyifli ve
verimli geçiriyoruz. Artık aracımızı teslim alarak Rodos’un 47 km güneyinde bulunan
Lindos şehrine doğru yola çıkıyoruz. Kalacağımız Yota Beach Hotel (http://www.yotabeach.gr/hotel-photos) Lindos’a yaklaşık 4 km mesafede Vlycha
plajında yer alıyor. Oteli kolayca bulamıyoruz önce Lindos’a kadar gitmek
zorunda kalıyoruz ancak bu arada Lindos’un güzel bir tepeden panoramik
fotoğrafını çekme şansı yakalamış oluyorum.
Otelimize yerleştikten sonra akşam yemeğinden önce denize girerek günün yorgunluğunu bir parça üstümüzden atıyoruz. Akşam yemeğinden sonra yarınki gezi planımızı yaparak erkenden yatıyoruz.
Rodos Haritası |
Tek endişemiz otobüsle 11 saat süren yolculuktan sonra vaktinde Marmaris limanında hazır olamamak. Korktuğumuz durum da az kalsın başımıza geliyor. Sabaha karşı tam Marmaris’e inerken otobüsümüzün lastiklerinden alevler çıkmaya başlıyor. Uyanan yolcuların çığlıklarıyla biz de uyanıyoruz. Hemen eşyalarımızı toplayarak araç durunca kendimizi aşağıya atacak şekilde bekleşiyoruz. Neyse ki tecrübeli şoförümüz sayesinde sağ salim Marmaris’e iniyoruz. Otobüsümüzün fren balataları yanmış. Hemen bir taksiye binerek limana gidiyoruz. Ama bu kadar telaşa boşunaymış çünkü limana ilk gelen yolcular biz oluyoruz. Saat 8.30’da liman açılıyor ve işlemlerimizi tamamladıktan sonra nihayet feribottayız. Feribotla adaya gidiş-dönüş ücreti 60 Euro.
Marmaris-Rodos arası mesafe 32 deniz mili, yaklaşık 60 km ve yol bir saat sürüyor. Ege Denizi'nde yer alan on iki takım adanın en büyüğü olan Rodos’un Türkiye kıyılarına en yakın noktası Bozburun Yarımadası ve sadece 18 km. Adanın yüzölçümü 1.408 km².
Maceralı ve stresli başlayan yolculuğumuz, feribotta bir saat uyuklamanın ardından yerini büyük bir keyfe bırakıyor. Güneşli sıcacık bir günde Rodos limanına girişimizi seyretmek üzere feribotun güvertesine çıkıyoruz.
Feribot Güvertesinden Rodos Limanı |
Rodos Turist Limanında |
Rodos-Eski şehir (Old Town) Surları Önünde |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Sur Kapısı Önünde |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Sokalarında |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Meydanlarında |
Zamanın adeta durdurulmuş olduğunu hissettiren bu şehir, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde haklı olarak yerini almış durumda.
Rodos’un tarihine bakıldığında ise şövalyelerin inşa ettiği bu kale duvarlarının 1480 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı saldırılarına karşı koyabildiği, ancak 1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlıya yenik düşerek yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliğine geçtiği görülmekte.
Meryem Ana Kilisesi
Eski şehire girer girmez karşımıza Burgo bölgesinde yer alan Meryem Ana Kilisesi (The Church of Panagia- of Burgh) çıkıyor. 14.yüzyıldan kalma bu bazilika 2.Dünya Savaşı’nda çok zarar görmüş olmasına rağmen hale ihtişamı ile dikkat çekmeyi başarıyor.
Eski
şehirde yürümeye devam ediyoruz. Karşımıza büyükçe bir meydan ve meydanın
ortasında bir süs havuzu çıkıyor. Havuza yaklaşınca bir de ne göreyim havuzun
ortasında bir baykuş heykeli JJ Bu meydanın adı Hipokrat Meydanı,
baykuş heykeli de bilgeliğin sembolü olarak buraya yerleştirilmiş. Rodos’ta
nedense baykuş çok meşhur bir obje olarak her yerde hediyelik eşya olarak ta
satılıyor.
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Hipokrat Meydanında |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesinde |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi |
Kütüphanenin yakınındaki saat kulesi 1851 yılında yapılmış ve gözetleme kulesi olarak da kullanılmış.
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Saat Kulesi |
Şövalyeler Caddesi
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Şövalyeler Caddesinde |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Büyük Üstatlar Sarayı |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Büyük Üstatlar Sarayında |
Rodos-Eski Şehir (Old Town) Sur Kapısında |
Mandraki, eski çağlarda adı geçen ünlü Rodos Heykeli’nin bulunduğu, Rodos’un ana limanı. Liman, modern marina tesisi olarak Rodos’a gelen yatların uğrak yeri. Yaz boyunca, her gün Lindos, Simi ve civar adalara turlar düzenleyen gemiler bu limandan hareket ediyorlar. Surların denize doğru olan ucunda, adını denizcilerin koruyucu azizden alan “Aziz Nicholas Kalesi” bulunuyor ve şu an deniz feneri olarak kullanılıyor. Limanda günümüzde Rodos heykelini simgeleyen “Elefos” ile “Elafina” isimli iki geyik heykeli bulunuyor.
Rodos-Mandraki Limanında Temsili Rodos Heykelinin Yeri |
Antik Dünya'nın yedi harikasından birisi kabul edilen ve M.Ö. 282 yılında tamamlanan Rodos heykeli, Yunan Güneş Tanrısı Helios'un heykelidir. Rodos heykeli ve Dünyanın Yedi Harikasına ilişkin daha detaylı bilgiye http://ozlemcegeziyorum.blogspot.com.tr/2016/08/dunyanin-yedi-harikasi.html adresinde yer alan yazımdan okuyabilirsiniz.
Rodos heykelinin temsili olarak yer aldığı bölgedeki geyiklerin fotoğrafını çektikten sonra, deniz kenarından kiralık arabamızı almak üzere Rodos Turist Limanına doğru yürümeye karar veriyoruz. Mandrake limanında ayrılmadan önce son işim ise limanının simgelerinden birisi olan ve deniz feneri ile karşı karşıya bulunan, son derece estetik bir görüntü sergileyen Yel Değirmenlerini görüntülemek oluyor.
Rodos Limanı Yeldeğirmenleri |
Panoramik Lindos Manzarası |
Özlem ŞENOL
20.01.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder