Hindistan seyahatimiz
İstanbul’dan Delhi’ye yaptığımız THY’nin yaklaşık 6 saatlik direk uçuşu ile
başladı. Sabahın erken saatlerinde İndra Gandi uluslararası hava alanına
ulaştık. Hindistan, Türkiye’ye göre 3,5 saat ilerde.
Hindistan, Dünyanın en büyük yedinci coğrafi alan, Çin’den
sonra dünyanın en kalabalık ülkesi. Nüfusu 1.240 milyon kişi olan ülkede, nüfusun
okur-yazarlık oranı %60. Ülkede resmi dil İngilizce olmakla birlikte 500 adet
yerel dil mevcut. Para birimi, Hint Rupisi (RS). 100 ABD $’ı yaklaşık olarak
6100-6300 RS.
Resmi adı Hindistan
Cumhuriyeti olan ülke 28 eyalet ve 7 birlik bölgesinden
oluşuyor. Hindistan'ın başkenti bir bölge olarak kabul edilen Delhi’dir. Merkez Hükumet, Başbakanın ikametgahı, parlamento binası, çeşitli kamu kurumları Yeni Delhi’de yer almaktadır.
Delhi’nin nüfusu göçmenler
hariç 20 milyon kişi. Yaklaşık 600.0000 göçmen bulunmakta. Hindistan’da Bombay,
New York; Delhi ise Washington DC olarak tanımlanmakta.
Delhi 6 bölgeye ayrılmakta. Bunlar,
Batı Delhi; Doğu Delhi, Güney Delhi, Kuzey Delhi, Yeni Delhi ve Eski Delhi (Old
City). Eski Delhi’nin nüfusu ise 2 milyon kişi ve %80’i Müslüman. Bölgede 500’e
yakın cami bulunmakta. Eski Delhi’nin 3 adı bulunmakta. Bunlar Duvar Şehir, Şah
Cihan ve İndra Pasta.
Oldukça kalabalık olan Eski
Delhi’de en uygun ulaşım aracı Rikşa (bisiklet taksi), Tuktuk (3 tekerli
motorlu taksi) ve motosiklet. Yollarda her çeşit aracın bulunduğu Eski Delhi’nin
sokakları korna sesinden geçilmiyor. Çok karışık ve kalabalık trafiğe ve
yollarda gezen başta inekler olmak üzere her türlü canlıya rağmen çok fazla
kaza olmaması adeta bir mucize gibi. İnsanlar kaza yapınca kavga falan da
etmiyorlar. Bu arada şehirde rikşa mafyası mevcutmuş. Anlayacağınız Delhi
trafiğini görünce, İstanbul trafiğini mumla arar hale geliyorsunuz….
Delhi oldukça geniş bir
alana yayılmış bir metropoliten. Şehirde İngilizlerden kalma çok geniş
bulvarlar, binalar, lüks semtler ve alışveriş merkezleri bulunurken, şehrin
arka sokaklarında durum içler acısı. Köprü altlarında bir battaniye ile yatan
yada derme çatma barakalarda yaşayan çok sayıda evsiz insan var.
Şehir oldukça pis, yeterli
kanalizasyon ve katı atık toplama tesisi yok. Yollarda yüzünü duvara çevirerek
tuvalet ihtiyacını gören bir çok erkeğe rastlamak mümkün. Hindistan'ın şu anki
Başbakanı Narendra Modi, Delhi’nin güney doğusunda Uttar
Pradeş eyaletinde yer alan Varanasi’yi temizleyeceğini 2014 yılındaki seçim
propagandalarında sık sık kullanmış. Hâlihazırda ülkede Ulusal Temizlik
Kampanyası başlatılmış durumda.
Delhi bir
zıtlıklar şehri. Delhi İndra Gandi uluslararası hava alanı çok modern. Uluslararası Hava Alanı Konseyi (ACI) tarafından 2014 yılında 25-40 milyon yolcuya hizmet
ölçeğinde, servis kalitesi bakımından dünyanın en iyi hava alanı ödülünü almış.
Alanda sesli anons kesinlikle yapılmıyor ve çok temiz. Duvar panolarında ise temiz hava alanı temiz Hindistan afişlerini görmeniz mümkün.
HİNT
KAPISI (INDIAN GATE)
JAMA
MASJİD CAMİİ
Eski Delhi’de yer alan cami,
Delhi’nin en büyük cami. 1650 yılında Şah Cihan tarafından 5000’den fazla
işçiyle 6 yılda yaptırılmış.
Caminin kapısından içeri
girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız, başınızı örtmeniz ve üstüne cübbe benzeri
bir kıyafet giymeniz gerekmekte. Yanınızda götüreceğiniz galoşun giyilmesine
izin veriliyor. Camide fotoğraf çekimi için 300 RS ödemeniz gerekiyor. Cami
avlusunda, içeri girmenizi ve fotoğraf çekmenizi istemeyen, sizi camiden
çıkartmaya çalışan katı Müslümanlar da var. Bu sebeple kurallara uymanız ve
Müslüman olduğunuzu inatla belirtmeniz gerekiyor.
Camiye çıkılan merdivenler
boyunca birçok dilenci ve bedensel özürlü insan görmeniz mümkün. Caminin
ortasında yer alan havuz suyu ile abdest alan insanlar yan yana dizilmiş
şekilde.
KUTUB
MİNAR
Delhi’nin Mehrauli
bölgesinde yer alan ve UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan bir anıt 12.
yüzyıl sonunda inşa edilmiş. Köle olarak doğan ve özgürlüğünü ilan eden bir
mimar tarafından yapılmış. Özgürlük kulesi olarak adlandırılan minare 72,5 m.
yükseklikte. Kulenin tabanı 14,83 m., tepesi 2.76 m. çapında. Kulenin inşasında
hiç çimento kullanılmamış, bakır ve gümüş tellerin birbirine bağlanması tekniği
kullanılarak inşa edilmiş. Kutup Minara helikopter ile tepeden bakıldığında bir
nilüfere benzediği söyleniyor.
Kulenin yanında 4. yy’dan
kalma bir Hindu Tapınağı yer almakta. Bu tapınağın yıkılarak yerine cami yapılmak
istenilmiş, ancak vazgeçilmiş. Mevcut kalıntıların üstüne inşa edilen yapıda, Hindu
Tapınağı işlemelerini görmek mümkün. Alanda kulenin önünde yer alan demirden
bir sütun da 4. yy’dan kalma ve hiç paslanmamış. Dilek tutmak amacıyla inşa
edildiği düşünülmekte.
AMRİTSAR
Delhi’den sabahın erken saatlerinde yapacağınız 6 saatlik bir tren yolculuğundan sonra Amristsar’a ulaşabilirsiniz. Delhi tren istasyonu oldukça kalabalık ve karışık. Kimi yerde yürüyen merdiven olmasına rağmen peronlara gidebilmek için merdiven çıkmanız gerekiyor. İstasyonun önünde sizleri bekleyen ve hemen üstünüze atlayan hamallar var. Bu arada cüzdan ve pasaport gibi değerli eşyalarınıza çok dikkat etmeniz lazım. Bu arada tren seyahatinizi 1. sınıf trenle yapmanızı öneriyorum. Trende, Hindistan'ın meşhur trenlerinin aksine klima bulunmakta, yol boyunca çeşitli ikramlar da cabası.
Nüfusu göçmenler dahil olmak üzere 2 milyon kişi olan Amritsar, Pencap eyaletinin en büyük şehri ve Sihlerin hac merkezidir.
Amritsar “Saf Su, Kutsal Su” anlamına gelmekte. Amritsar’ın eski adı Ramdaspur. Şehrin 12 giriş kapısı bulunmakta. Delhi’ye göre daha yeşil gözüken şehirde içme suyu şebekesinin kullanıldığı ve suların tatlı olduğu söylense de Hindistan seyahati boyunca kapalı şişlerde su içmenizi tavsiye ederim. Amtitsar’da yaşayan insanların da suları gibi tatlı olduğu söylenmekte. Amritsar’da ekonomi önceleri tarıma dayalı iken şu an tekstil ve ayakkabıcılık önemli yer tutmakta. Buğday ve pirinç münavebeli olarak yetiştiriliyor. Hindistan’da üretilen toplam pamuğun %15’i Amritsar’da yetişiyor. Amritsar’ı gezerken 300-1000 RS (5-15 $) arasında çok güzel deri terlik ve ayakkabılar alabilmeniz mümkün.
WAGAH SINIR KAPISI
Pakistan, 1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan'dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılmıştır. Amritsar’ın sınıra 3 km mesafedeki “Attari” köyünden geçerek, Hindistan-Pakistan sınırında “Wagah Sınır Kapısı”nda her gün saat 17:00’de başlayan ve yaklaşık yarım saat süren nöbet değişim törenini izleyebilirsiniz. Attari köyü adını ünlü bir savaşçıdan almıştır. Hindistan’dan Pakistan’a giden tek karayolu yolu bu köyden geçmekte. Sınır kapısı Lahor’a 24 km, Amritsar’a 32 km uzaklıkta. Pakistan ile yapılan ticaretin ana unsurunu tuz oluşturuyor.
Tören alanına sadece pasaport ve fotoğraf makinalarınız ile girmeye izin verilmektedir. Üzerinizde çakmak, sigara vb. taşımanıza kesinlikle izin verilmemekte ve toplanmaktadır. Hint vatandaşları ve turistler giriş için ayrı kapıları kullanmaktadırlar.
2-3 noktada arama yapıldıktan sonra tören alanına giriş bölümünde sol tarafta üzerinde Muhammed Ali Cinnah’ın fotoğrafının yer aldığı Pakistan sınır kapısı, sağda ise üzerinde İndra Gandi’nin fotoğrafının yer aldığı Hindistan sınır kapısı bulunmakta.
Yan yana basamaklı 2
platform şeklinde planlanmış oturma alanının Pakistan sınır kapısına
olabildiğince yakın bir yerde oturmanız, töreni rahatça izlemenizi
sağlayacaktır. Keza gönderden bayrak indirme Pakistan sınır kapısına yakın bir
mesafede yapılmakta. Adeta bir boy gösterme havasında geçen törenin Hindistan
tribünleri oldukça kalabalık. Bir askeri baterist ve amigo eşliğinde törene
katılan izleyiciler coşturulmakta.
SİHİZM ve ALTIN TAPINAK (GOLDEN TEMPLE)
Hindistan’da din bir hayat tarzı olarak kabul edilmekte. Ülkede Hindular, Müslümanlar, Hristiyanlar (Katolik) ve Sihler bulunmakta. Sihizm, 1500'lü yıllarda doğmuş. Amtitsar Sih’lerin haç mekanı olarak kabul edilmekte. Şehirde yaklaşık 950 adet Sih Tapınağı bulunmakta. Dolayısıyla ağırlıklı nüfusu Sih’ler oluşturuyor. Tüm Hint nüfusunun %2’sini oluşturan Sihler, ülkedeki vergilerin ise %32’sini ödemekte.
Sihizmin 5 kuralı bulunmakta. Bunlar:
1- Tanrıya adanmışlık namına saçlar “Pagri-Turban” ile örtülü ve uzun. Altın Tapınakta kutsandıktan sonra saçları hiç kesilmiyor. Çocukluktan itibaren uzatılarak arkadan öne doğru örülmekte ve haftada 1 kez açılarak yıkanmakta. Bu saç sitiline “Juri “deniyor.
2- Saçlar tahta tarakla (Kanga) taranır ki bu temizlik anlamına geliyor.
3- Bileklerde demir/gümüş bileklik (Kada) takılıyor. Buda güç ve kendini savunma anlamına gelmekte.
4- Belde hançer (Kripan) taşınıyor ki buda yardıma ihtiyacı bulunan insanları savunmak için.
5- İç giyimler uzun ve lastik kullanılmıyor. Buda nefsine sahip olmak anlamına geliyor.
Sih tapınaklarının en büyüğü olan Altın Tapınak 1574 yılında inşa edilmiştir. Tek bir tapınaktan öte büyük bir kompleksi kapsayan tapınağın ortasında yapay bir göl bulunmakta. Bu gölün ismi "Kutsal Su” veya "Ölümsüzlük Pınarı”. Gölün ortasında ise saf altından inşa edilmiş tapınak bulunmakta. Tapınağa dört farklı kapıdan giriş yapılabilmekte. Bu hoşgörü ve açıklığın önemini simgeliyor. Tapınakta geçmiş Sih Gurularına, azizlerine ve şehitlerine ait birçok türbe bulunmakta. Her biri tarihî bir olay veya Sih aziziyle ilişkilendirilmiş üç kutsal ağaç bulunmakta.
Tapınağın içinde hacı olmaya gelenler ve diğer misafirlere her tür
yiyecek dağıtılmakta, bu yiyecekler imece usulü ile gelen gönüllüler tarafından
dev kazanlarda pişirilerek dağıtılmakta ve akabinde bulaşık hanelerde yıkanmakta.
Gölün kenarında ibadet eden, dinlenen, kutsal kitabını okuyan, kutsal su ile
ibadet eden, yıkanan insanlar ile kadınlar ve erkeler için ayrılmış özel
bölmeleri görebilirsiniz. Gölün içinde de kutsal kabul edilen sayısız balık
bulunmakta.
Tapınak gece çok geç
saatlere kadar ibadete açık. Tapınağa gece yapacağınız ziyaret sırasında kutsal
kitabın tapınağa yerleştirilmesi töreni ile karşılaşmanız mümkün. Ayrıca gece
gölde inanılmaz yansımaları da görebilirisiniz.
DURGİANA
TAPINAĞI (DURGANA TEMPLE)
Küçük Altın Tapınak olarak
adlandırılan bu tapınağın mimarisi de Altın Tapınağa benzemekte. Tapınak, erkek
çocuk sahibi olmak isteyenlerin ziyaret ettiği bir mekân.
KÖY
ZİYARETLERİMİZ: SHEENA ve PİNDORİ KÖYLERİ
Pencap eyaleti, Amristsar
şehri sınırları içerinde tur şoförümüzün köyü olan “Sheena” köyünü ziyaret etme
fırsatımız oldu. Köyde o kadar çok çocuk
vardı ki anlatamam. Hintliler çok cana yakın insanlar ve fotoğraf çektirmeyi
çok seviyorlar. Çocuklar bizim için birbirleriyle kavga ediyorlar, dertleri
kadrajımıza girebilmek J
Köylerde dikkatimi çeken
şey, kesinlikle şehirlerden daha temiz oluşu… Yol boyunca hasat edilen çeltik
tarlaları, çeltik işleme noktaları, iş hayvanları, mandalar, başlarının
üzerinde yük taşıyan kadınlar, yılan oynatıcıları vb. en ilginç görüntüler
bizleri karşılıyor. Hindistan'a kadar gelipte bir köy ziyareti yapmayı sakın
ihmal etmeyin…
Yerel halkın sımsıcak ilgisinden
o kadar memnun kaldık ki bu sefer rehberimizin köyü olan “Pindori” köyünü de
ziyaret etmeye karar verdik. Rehberimiz baba evlerine yapacağımız ziyaretten
dolayı çok mutlu oldu. Babası bizi köy girişinde karşıladı. Bu köy ilk ziyaret
ettiğimiz köye göre daha mekanize olmuş, yoğun tarımla uğraşan ve büyük bir
tapınağı olan köy. Ziyaret tarihimiz bir festivale denk gelmesi sebebiyle köyde
imece usulüyle hazırlanan bizdeki bazlama ile halka tatlısına benzeyen şerbetli
tatlının da tadına bakma şansımız oldu.
Diğer köyde olduğu gibi bu
köyde de çocukların, ihtiyarların, gençlerin ve hanımların ilgi odağı haline
geldik. Köy ihtiyar heyetini ziyaret etmeyi de unutmadık J J J
AGRA
Delhi’den yaklaşık 4,5
saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Uttar Pardesh eyaletinde bulunan Agra’ya
ulaşabildik. Yolumuz yaklaşık 205 km olmasına rağmen Delhi şehir merkezinden
trafikten çıkarak otobana girmemiz 1,5 saate yakın zamanımız aldı. Yol buyunca
çok modern şehirler gördük. Jaypee Greens Sports City'deki Formula 1 pisti hepimize şaşkına
çevirdi.
Agra yaklaşık 4,5 milyon
nüfusa sahip bir şehir ve Moğolların eski başkenti. Hindistan’da, Moğolların anne
tarafından Türk, baba tarafından Moğol bir ırk olduğu iddia edilmekte. Ancak,
tarihçilere göre Agra, 1526-1858 yılları arasında Hindistan'da yaklaşık 330 yıl
hüküm sürmüş olan Babür İmparatorluğu, diğer bir deyişle
Hint-Türk İmparatorluğu’nun başkenti.
AGRA KALESİ (AGRA FORT)
TAÇ
MAHAL
Agra’da, Ganj Nehrini
besleyen en büyük nehir olan Yamuna Nehri kıyısında inşa edilen Taç Mahal’in 3
adet (doğu, batı ve güney) giriş kapsısı bulunmakta. Biz doğu giriş kapısını
kullanıyoruz. Otobüsümüz Taç Mahal’in biraz dışında bizleri indiriyor. Taç
Mahal’in içinde yer aldığı komplekse golf arabaları veya ufak minibüslerle
geçiş yapıyoruz. Taç Mahale girerken ayakkabılarınızın üzerine orada dağıtılan galoşları
mermerleri temiz tutmak için giymeniz gerekiyor. İçerisinde fotoğraf çekimine
izin verilmiyor. Giriş ücretli 750 RS. Bu bilet ile Agra’da aynı günde Taç
Mahal, Agra Fort, Fatehpur Sıkrı, Akbar’ın Türbesi ve Etımad-ud Daula’yı
ziyaret edebilmeniz mümkün.
Taç Mahal 5. Cihangir (Şah
Cihan) tarafından eşinin (Şah Banu-Mümtaz Mahal-Ercüment Banu Begüm) 14. çocuklarını
doğururken ölümü üzerine tuttuğu 2 yıllık yas sırasında eşi anısına inşa
ettirdiği bir anıt mezar. Kubbesinin altında Şah Cihan ve Şah Banu’nun temsili
mezarları yer almakta. Anıt, 2007 yılında dünyanın yeni 7 harikasından biri
olarak kabul edilmiş. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt
olarak kabul edilmekte....
1632 yılında inşasına
başlanan ve 20 yıl inşası süren Taç Mahal, 1652 yılında tamamlanmış. İnşaatında
20.000 kişi çalışmış. Dünyanın en iyi kalitede “Makraba” olarak adlandırılan mermerinden
yapılan Taç Mahal için 14 milyon RS harcanmış. Mermerler Agra’ya 360 km
uzaklıktaki Jaipur (Racistan)’dan getirtilmiş. Işığı geçiren ve çizilmeyen
özellikteki mermerler sayesinde Taç Mahal günde üç defa renk değiştirmekte. Sabah
altın, öğlen beyaz ve akşam pembe renge bürünmekte. Ayrıca dünyanın değişik
bölgelerinden getirtilen 28 milyon adet değerli ve yarı değerli taş, Taç
Mahal’in duvar süslemelerinde kullanılmış.
Taç Mahal’de 16 adet bahçe
vardır. Taç Mahal’in sol tarafında Mekke’ye bakan bir cami, sağ tarafında ise
konuk evi olarak kullanılan iki adet yapı bulunmaktadır.
Şah Cihan’ın 14 çocuğu
varmış ancak bunlardan 7 tanesi yaşamış. En büyük oğlunun hükümdar olmasını
isteyen Şah Cihan’ın en küçük oğlu Alemdar, bütün erkek kardeşlerini öldürterek
başa geçmiş ve babası Şah Cihan’ı Agra Kalesin’de 8 yıl süreyle bir kuleye kapatarak
esir hayatı yaşatmış.
Son yıllarda yapılan
araştırmalara göre Yamuna Nehri’nin diğer yakasında Şah Cihan’ın kendisi için
siyah mermerden inşa ettirdiği söylenen diğer bir yapının kalıntılarına
rastlanmış olup kazı çalışmaları devam etmekte.
FATEHPUR SİKRİ SARAYI
Agra’dan 50 km uzakta, 3 km
uzunlukta ve 1km genişlikte bir saray şehirdir. Moğol Hükümdarlarının tamamı
önceleri Agra Kalesi’nde yaşarlarmış. Büyük Akbar hükümdar olduğunda henüz 12
yaşındaymış. Amcası ve 9 tane Bakan ile ülkeyi yönetmeye başlamış. 26 yaşına
geldiğinde biri Hindu, diğeri Müslüman iki eşi bulunan Akbar’ın uzun süredir
beklenen varisi henüz dünyaya gelmemiş. Bu yüzden bir evliya şehir olan
Sikri’ye dini bir ziyaret yapmış ve bu ziyarette Akbar’a 3 erkek evlat vaat
edilmiş. İkinci erkek evladın doğumundan sonra Akbar, Sikri’de eşi benzeri
bunmayacak ihtişamda, bütün ideallerini ve ileri görüşlülüğünü yansıtacak bir şehir
yaptırmaya karar vermiş. Büyük Akbar’ın Hintlilerle çok iyi anlaştığı ve hangi
dine ait olursa olsun tek bir yaratan olduğu fikrini topluma aşıladığı bilinmekte.
Akbar, 1569 yılında inşa
edilen şehre taşınmış ve şehir 1571 to
1585 yılları arasında Moğol İmparatorluğuna başkentlik yapmış. 14
yıl Fatahpu Sikri’de yaşayan hükümdar, hala nedeni bilinmeyen bir şekilde
sarayı boşaltmış. Bu yüzden, şehir “Hayalet Şehir” olarak da adlandırılmakta.
Sarayı boşaltmanın özel
nedenleri olduğu söyleminin yanı sıra, Moğolların göçebe bir toplum olmaları ve
yeni fetihler için sarayı boşalttıkları rivayet edilmekte. Daha sonra şimdiki
Pakistan’da o zaman Hindistan’da yer alan Lahor’a gitmiş ve sonra Agra’ya
dönmüş. Ayrıca Rajistan sınırında yeterli içme suyu bulunmadığından dolayı şehrin
terk edildiği iddiaları da mevcuttur.
Sarayda sadece hükümdar ve
eşinin yargılama yaptıkları bir Divan (Divan-ı Kaaz) bulunmakta. Yargılama
şekli ise bir hayli ilginç. Yargılanan kişi bir filin önüne getirilerek filin kişiyi
ezme durumuna göre suçlu olup olmadığına karar veriliyormuş J L
Sarayda 5 katlı bir pagoda (yazlık sarayı) mevcut. Müslüman eş ve Hintli eş için sarayda farklı 2 bölüm ve mutfak bulunmakta. Sarayda ayrıca bir harem bölümü de var. Satranç oyununun değişik bir şeklinin, içkili eğlenceler sırasında köle kızlarla oynandığı da anlatılanlar arasında
Hindistan’daki ilk Müslüman Medresesi,
Kuran-ı Kerim öğretmek üzere saray içerisinde açılmış. Bunun yanı sıra, saray
bahçesi içinde bir yarım minare bulunmakta. Daha sonra başa geçen hükümdar
tarafından daha da yüksek bir minare yapılmak istenmiş ama başarılı olunamamış.
HİNDİKUŞ
DAĞLARI
Tarihiyle, kültürüyle,
gelenekleriyle tadına doyamadığımız, Delhi, Amritsar ve Agra’yı kapsayan 6
günlük seyahatimiz istemeyerek de olsa sona eriyor. Ancak Hindistan tek seferde
gezilebilecek bir ülke değil, bunu ilk seferimizde iyice anlamış olduk. Yani
yeni Hindistan rotaları bizi bekliyor….
Delhi-İstanbul uçuşumuzun son
sürprizi ise Afganistan ve Pakistan arasında 800 km boyunca uzanan Hindikuş
Dağları….En yüksek noktası 7708 m. ile Tiric Mir Doruğu....
Özlem ŞENOL
11.11.2015
Gezmiş kadar oldum Özlemciiiim. Çok güzel olmuş. Eline, emeğine sağlık.
YanıtlaSil